11 Kasım 2015 Çarşamba

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #21: Yakuza 4

Yakuza serisiyle tanışmayan oyun severlerin aklında genellikle tek bir düşünce oluyor: Grand Theft Auto'nun Japonya'da geçen versiyonu. Bu fikrin gerçekle pek örtüşmediğini ise oyunu oynamaya başladığınız anda anlıyorsunuz.



Yakuza 4 ilk bakışta open-world sandbox oyunu gibi görünse de aslında RPG elementleriyle zenginleştirilmiş bir action adventure. Ancak yirmi küsur saat alan, temponun hiç düşmediği, U-dönüşleriyle süslü çok katmanlı hikayesini bitirdiğinizde sandbox olarak özgürce oynamaya hak kazanıyorsunuz.

Şimdi her şeyin başına dönelim...

Oyuna belirli testlerden geçirdiği insanlara kayıtsız şartsız borç veren ve ayrıca bir de "hostess clubı" olan Shun Akiyama ile başlıyoruz. Onun hikayesinde belirli bir noktaya geldikten sonra yakuza olduğu her halinden belli olan Taiga Saejima ile devam ediyoruz. (Evet, adı Taiga ve sırtında muhteşem bir kaplan dövmesi var.) Saejima'dan sonra ise sırasıyla Dedektif Tanemura ve serinin gediklisi, muhteşem ejderha dövmeli Kiryu ile oynuyoruz. Yol boyunca öğrendiğimiz bilgiler ve tüm bu karakterlerin hikayeleri iç içe geçiyor ve nihayet bir sonuca bağlanıyor.




Serinin diğer oyunlarını henüz oynamadığım için senaryosu kimi zaman karanlıkta yolumu bulmaya çalıştığımı hissettirse de sürükleyici bir dizi izlermiş gibi saatlerce başından kalkamadığım oldu. Bir ara oturup gece saat ikiye kadar oynadım. Bu da yaratılan dünyanın ve karakterlerin ne kadar ilgi çekici olduğunu gösteriyor. Ekran başından kalkmak elinizden gelmiyor, "Sırada ne var?" diyerek oynamaya devam ediyorsunuz.

Hikaye bir yana, Shinjuku'nun red-light district'ini neredeyse birebir oyuna taşıyan Yakuza 4'da aslında yapılacak çok şey var. Oyunu bitirdikten sonra saatlerinizi burada geçirebilirsiniz. Tüm haritaya yayılmış anahtarların peşinden gitmeyecekseniz bile en azından bir dojoda dövüşçü yetiştirebilir ya da mahjong oynayabilirsiniz.


Orijinal adı Ryū ga Gotoku ("Ejderha gibi" diyebiliriz) olan Yakuza serisinin batıda gün geçtikçe daha da büyük bir hayran kitlesine sahip olduğu ortada. Fakat Japon kültürüne yabancı olan oyuncular için kimi zaman kafa karıştırıcı olabilir. Bazı oyun severler de interaktif film tadındaki bu oyunun uzun, çok uzun cutscene'lerine katlanamayabilir. Öte yandan, Japonya'ya ilgi duyanların mutlaka yaşanması gereken bir deneyim demek yerinde olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...