Öpücükle çalınan ruhlar, imkansız aşklar, melekler, iblisler ve kaosun ortasında bir şehir.
*Düşük dereceli spoiler alarmı.
İlk kitabın kaldığı yerden devam ediyoruz. Samantha, hem kendini hem de sevdiklerini kurtarmak için koşuşturup duruyor. Hem kendisi hem de etrafındakilerle ilgili birçok gerçeği ortaya çıkartıyor. (İlk kitaptaki karakterleri daha iyi anlamak açısından faydalı sırlar bunlar.) Fakat tüm bunların ortasında, neredeyse herkes tarafından itilip kakılıyor. Roth, Kraven ve hatta biricik aşkı Bishop bile bazen öylesine anlamsızca sert davranıyor ki okurken rahatsız edici bir hal alıyor.
He was mad that I hadn't tucked tail between my legs and scurried home like a good little monster.
Wicked Kiss, Nightwatchers serisinin ilk kitabı Dark Kiss kadar ilgi çekici değil ("Nerede o ilk 'karanlık öpücüğün' yarattığı his?") ve "elimden düşmedi" dedirtecek kadar sürükleyici bir etki yaratmıyor. Hali hazırda tanıdığımız Samantha, Bishop ve kötü çocuk/iblis Kraven'a ek olarak Cassandra isimli yeni bir karakterin de kitaba dahil edilmesi hoş olmuş fakat davranışlarının tahmin edilebilirliği ile sürprizlere mahal vermeyen, flat bir yan karakter olarak kalıveriyor. Diğer yandan Kraven iyice zıvanadan çıkmış bir halde. Her şeyle ama her şeyle dalga geçebilmesi, zırt pırt Samantha'ya "yazması" ve Bishop'a sataşması sinir bozabiliyor.