14 Ekim 2015 Çarşamba

İnceleme: Duman ve Kemiğin Kızı

Canavar, canavar olduğunu düşünmez.




Dilekçik, şing, şanscık, gavriel, bruksis! Keçi suratlı, boynunda kitap boyunca bir türlü sırrına vakıf olamadığımız bir lades kemiği taşıyan, boynuzlarında ulak kuşunu ağırlayan Brimstone’la tanışan insanların hayatını kolaylaştıracak sihirli objeler bunlar. Ancak her biri için bir bedel ödenmeli.

Bir yerlerde çocuklar çekilen dişlerini yastık altına koyduklarında diş perileri gelip bu diş karşılığında onlara bir sürpriz bırakıyor. Eh, bizim buralarda böyle şeyler olmuyor. Yine de bu tüyler ürpertici “dilek taciri” Brimstone’u hayal edebilmemize engel değil. Laini Taylor’ın her biri birkaç hayvanın ve bazen de insanın karışımından oluşan büyülü Kimeralarıyla lacivert saçlı ve kim olduğunu öğrenmek için çırpınan protagonisti Karou, Prag’dan Marakeş’e kadar haritada genç yetişkin yazını için sıklıkla gözükmeyen lokallerde karşımıza çıkıp bizi maceraya sürüklüyorlar. Aslına bakılırsa kitabın ilk sayfasını çevirdiğimizde karşımıza çıkan “melekle şeytanın aşkı” konulu pek de ilgi çekici olmayan yazıya aldırıp akla okuduğumuz sayısız paranormal aşk hikayesinde bizi bunaltan klişeleri getirmemek gerekiyor. Çünkü bu roman, diğerlerinin arasından ustaca sıyrılmasını biliyor.

Enine boyuna düşünmeden dilek dileyen zavallı bir adamın sırtına yapışıp kalan yaratık gibi kimi zaman rahatsız edici manzaralarla karşılaştığımız kitap, bazen de bir açılıp bir kapanan, gerçekle hayali birbirine bağlayan ve ne zaman nerede belireceği belli olmayan, besbelli  The Chronicles of Narnia/Narnia Günlükleri'nden esinlenerek yaratılmış kapılarıyla merak uyandırıyor. Bu kapılar Karou gibi bizi de her seferinde kendine çekmeyi başarıyor.

Hız kaybetmese de kitabın üç yüzüncü sayfasından sonra bir anda sayfalar dolusu bilgi sunuluyor. "Info dumping" olmasın diye de hikayeye birebir etki eden bir diğer hikaye şeklinde sunuluyor. Bir parça sabırla bu sayfaları da çevirmeyi başarıp her şeye bir anlam kazandırmak elinizde. Ancak kitapta gözüme çarpan başka bir durum daha var: İnsanların tepkileri.

Korkmayın, spoiler vermemek için elimden gelenin en iyisini yapacağım.

Karou'nun eski sevgilisinin, en yakın arkadaşının hatta en yakın arkadaşının sevgilisinin olaylara tepkileri ya da çoğu zaman tepkisiz kalmaları dikkatten kaçacak gibi değil. İnsan normal şartlar altında sıradan halkın gözleri önünde yaşanan fantastik olayların ne türden tepkiler uyandıracağını düşünmeden edemiyor. Korkup kaçanlar, düşüp bayılanlar, kalp krizi geçirenler, dini inancını sorgulayarak karakterlerin ayaklarına kapananlar... Ortalık mahşer yerine dönerdi. Ancak kitapta bunların yüzde birine şahit oluyoruz. Bunun da inandırıcılığı bir nebze olumsuz yönde etkilediği söylenilebilir.

Karakterlere dönüp bir kez daha bakacak olursak, metinde neredeyse gizem unsurunu tek başına sırtlanan Brimstone ilk sayfalardan itibaren en çok ilgimi çeken karakterdi diyebilirim. Okurken sonuna dek niyetinden emin olamıyor, neyi neden yaptığını sorguluyorsunuz. Eminim ki büyük bir çoğunluk kitabın romantik ilgi odağının etkisinde kalacaktır ancak ben herhangi bir gün Brimstone'la oturup iki laf etmeyi tercih ederdim.

Tavsiye üzerine fuardan aldığım ve yine blogumda yaptığım ankette ("Hangi kitabın yorumunu okumak istersin?") sizin oylarınızla en yüksek puanı aldığı için bu satırları yazdığım sıradışı kitabı, siz de bu tavsiye üzerine okuyun derim.

Puan: 5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...