14 Temmuz 2016 Perşembe

İnceleme: Addicted to You


Lily Calloway'in, onu çocukluk arkadaşı Loren Hale hariç dünyadaki tüm insanlardan uzaklaştıran bir sırrı var. Babası The Coca-Cola Company benzeri dev bir şirketin kurucusu olan Lily, bir nemfoman ve onu gün be gün tüketen bu sırrı paylaşabildiği çocukluk arkadaşı Loren Hale ise bir alkolik. Profesyonel yardım alıp iyileşmeyi denemek yerine bağımlılıklarını kucaklıyor ve bu uğurda diğer insanlarla kurulabilecek tüm bağlardan vazgeçiyorlar. Ta ki birlikte olmaya başladıkları o ana kadar.

Tüm kitabı Lily'nin bakış açısıyla okuyoruz ancak sayfalar hem onun hem de Loren'ın bağımlılıklarını kabullenme, bir anlığına sorgulama ama hemen sonra pes ederek tekrar kabullenme döngüsüyle geçiyor. Barlarda adını bile sormadığı erkeklerle birlikte olan Lily'nin bağımlılığı hayatının kontrolünü tamamen eline geçiriyor ve birçok kez zil zurna sarhoş olup kendinden geçtiğine şahit olduğumuz Loren da farklı bir durumda değil. Lily'nin seneler içinde cinsel yolla bulaşan bir hastalık kapmamasının ve Loren'ın da hala hayatta olmasının mantıklı bir açıklaması yok, görünüşe göre tamamen mucize.


He's my drug that I gladly consume.

Kitapta her şeyden önce üniversite çağındaki bu iki gencin ailelerini kandırmak için sevgili numarası yaptıklarını ve birlikte yaşadıklarını öğreniyoruz. Yalanlarla örülü hayatlarında diğerlerine karşı birbirlerini kolluyor ve aileleriyle birlikte yaşamadıkları için yapmaktan vazgeçemedikleri şeyleri kimseye hesap vermeden yapmaya devam ediyorlar. Sayfaları çevirirken, anlatıcı rolünü üstlendiğinden özellikle Lily'nin neler yaptığını (ya da yapmak istediğini) okuyoruz ama çoğu kez onu anlamamız ve empati kurabilmemiz için gereken doneler sunulmuyor. Bu sırada Lily yaptığı ihmalkarlıklarla olan bitenden bihaber ailesini hayatına sokmamakta direniyor. Yalanlara devam etmek isteseler de bir süre sonra işler Lily ve Loren'ın kontrolünden çıkıyor, hayatlarına bir anda Connor ve Ryke isimli iki genç çocuk giriyor ve sırlar birer birer ortaya dökülmeye başlıyor.


No one told me you can love someone and still be miserable. How is that possible? 

Bu romanda kolayca ısınıp bağrınıza basmak isteyeceğiniz karakterler yok. Hem Lily hem Loren, ipin ucunu çoktan kaçırmış ve çabalamaktan vazgeçmiş insanlar olarak karşımıza çıkıyorlar. Lily tanımadığı adamlarla anlık heyecanların peşinden gidiyor ve tehlikenin farkında değilmiş gibi davranıyor, Loren gittikleri bir partide kilitli tutulan içki dolabını soyuyor ve kırk bin dolarlık içkiyi bitirip yakalandığında inkar ederek kavga etmeyi tercih ediyor. Çoğu zaman birbirlerine karşı davranışlarında da sorun var; bilhassa Loren'ın daima kendi bağımlılığına saygı duyulmasını beklerken kimi zaman Lily'ye o hakkı tanımadığını görüyoruz. Lily'nin buzlu bir kadeh içkiyi Loren'ın gözünün önünde içtiği yok ama o Lily'yi baştan çıkartarak çok eğleniyor gibi görünüyor. Aslına bakılırsa, birlikte geçirilen belirli bir süreden sonra her ikisine de katlanmak güçleşiyor.

Krista ve Becca Ritchie kardeşlerin ortaklaşa yazdıkları bu romanın ilk yarısında okuru devam etmeye sevk edecek pek az şey var ve bu nedenle çoğu okurun daha ilk sayfalarda pes edeceğini düşünüyorum ancak ikinci yarı, yukarıda bahsettiğim yeni isimlerin de oyuna dahil olmasıyla görece ilgi çekici gelişmelere sahne oluyor. Ancak bir bütün olarak bakıldığında kitap, türü ne olursa olsun, o her yazarın arzuladığı okurları uzun süre etkisi altında bırakacak romana yaklaşamıyor, uzaklarda bir yerlerde kalıyor.

Puan: 2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...