21 Mayıs 2017 Pazar

Belgrad, Sırbistan: Tarihi Doku, Parklar, Kitabevleri ve İlgimi Çeken Diğer Her Şey

Belgrad'ta geçirdiğimiz günlerde aklımın bir köşesine not aldığım ilgi çekici detayları bu blogun sadık okurlarıyla paylaşmak istiyorum. Bu yazıda halihazırda her yerde bulabileceğiniz ve artık tekrarlanmaktan yıpranmış şeyler yok. Tarihi doku, parklar, kitabevleri ve ilgimi çeken diğer her şey var.



Pazartesi gidip perşembe döndüğümüz Belgrad gezisi, hayatımızda yaptığımız en güzel gezilerden biriydi. Öncelikle meraklısı için bu yolculuğu nasıl gerçekleştirdiğimizden kısaca bahsedeceğim. Uçak biletlerini Skyscanner'dan, kalacağımız yeri ise Booking'ten ayarladım. Mirijevo'da bir misafir evinde kaldık ve günlerimizi klasik turist rotasına bağlı kalmadan geçirdik.


Şehir merkezindeki kitabevlerine girip ne var, ne yok baktım. Sırplar da belli ki dünyada popülerlik kazanmış eserleri bizim gibi "geriden" takip ediyorlar, eh belki biraz daha geriden. İthal kitaplar, bizdeki gibi etiket fiyatı üzerinden satılıyor, yani İngilizce baskısıyla bir John Green kitabında fiyat farkı yok ancak çeviri kitaplar bize kıyasla biraz daha ucuz gözüküyor. Üstelik ilgi çekici kampanyalara da rastladım. Bir kitabevindeki kampanyada belirtilen raftan seçtiğiniz üç kitaba yaklaşık otuz lira kadar vereceğiniz yazıyordu. Bahsetmek istediğim bir diğer nokta ise çeviri kitaplarında yazar isimlerinin de "çevrilmiş" olması. Daha doğrusu onların diline uyarlanmış, bir nevi "okunduğu gibi yazılmış". Jo Nesbo yerine "Ju Nesbe", Neil Gaiman yerine "Nil Gejmen" yazmışlar mesela. Yine bu kitabevi gezilerinden birinde kendime the Dark Mark/Karanlık İşaret formunda yumuşak bir anahtarlık aldım.



Burada hayat ucuz. Belgrad'ta yaklaşık on liraya karnınızı tıka basa doyurabilir, yirmi lira verirseniz en lüks caddede gurme burger yiyebilirsiniz. İlgi çekici bir diğer nokta ise insanların otobüs ve tren gibi toplu taşıma araçlarına ellerini kollarını sallayarak girmeleri. Bana genç bir kız otobüslerin ücretli olduğunu söylemişti ve kapılarda birer kart okutma ekranı vardı fakat neredeyse yüz kişiden bir kişi kartını okutuyordu.

Ve burada tarihi doku özenle korunmuş. Müzelerden bahsetmiyorum, neredeyse tüm şehri seyri keyif veren eski yapılar kaplıyor. Yeri gelmişken... Belgrad'tan daha fazla park içeren başka bir şehir var mı diye merak ediyorum doğrusu. Havanın ne kadar temiz olduğundan bahsetmeye sanırım gerek kalmadı. İnsan aldığı nefesin hoş tadını damağında hissedebiliyor.  Hans Christian Andersen zamanında, "Sırplar ağaçlarını, İsviçrelilerin dağlarını, Danimarkalıların da denizi sevdikleri gibi severler," derken doğruyu söylemiş ve zaman içinde yalan olmamış. Burada insanlar çocukları ve köpekleriyle parkta geziyorlar. Sokakta top koşturan, arabaların arasında güç bela oyun oynamaya çalışan çocuk görmedik. Yürürken, oturup dinlenirken kumrular yanınıza geliyor. Sırpların koruyup kolladığı, beslediği kuşlar insanlarla dost olmuşlar. İstanbul'da Emirgan Korusu'nda da görebileceğiniz sincaplar burada da ağaçtan ağaca geziyor.



Bir köpek sever olarak parklarda buralarda göremediğim farklı köpek cinslerini gördüm. Bir marketin girişinde köpeğinizin tasmasını geçirebileceğiniz çengeller bulunuyordu ve minik, sevimli bir köpek uslu uslu sahibini bekliyordu. İçeri girememesi kötü ama yine de... Bu arada market alışverişi de harika bir olay çünkü ülkede "fahiş fiyat" diye bir kavram yok. Diğer yandan kimi araba sahipleri sağı solu otoparka dönüştürmüş. Zaman zaman  kaldırımların üstündeki arabaların arasından Pac-Man misali dolaşmanız gerekiyor. Bereket ki şehrin nüfusu çok az ve halk genellikle toplu taşımayı tercih ediyor.

Dünyayı gezip görmek isteyen kadınların internette arattığı klasik şeyler vardır; "Falanca ülke/şehir kadınlar için güvenli mi?" gibi. Erkeklerin böyle bir derdi yoktur. O nedenle bu yazıyı okuyan tüm kadınlar için bu konuya da kısaca değineceğim.

Belgrad'a tek başıma gitmedim fakat eşimle şehir merkezine epey uzak, pastoral rüya gibi bir yerde kaldığımız halde kendimizi hep güvende hissettik. Gece yarısı sadece birkaç arabanın gelip geçtiği ıssız bir yolda genç bir kadının rahatça yürüdüğüne şahit oldum ki o kadını bir anlığına son yıllarda gittikçe daha da tekinsiz bir yer haline gelen ülkemizde düşünmek dahi tüyler ürperticiydi. Yine gece yarısı bindiğimiz otobüste yaşlısıyla, genciyle, her yaştan kadın rahattı. Bir de mesela bugün Barselona ve Atina gibi bazı turistik şehirlerde hırsızlık olaylarını detaylandıran birçok site bulabilirsiniz ve insanlar size "aman pasaportunuzu yanınızda taşımayın, fotokopisini çektirin" gibi baştan abartılı gelebilecek önlemler almanızı öğütlerler fakat Belgrad'ta insanlar çantanıza dönüp bakmıyorlar bile. Ben yine de bir İstanbullu olarak önlemimi aldım tabii. 



Cam fanusta korunmuş gibi duran eski binaları, yemyeşil parkları, muhteşem temizlikte havası, yarattığı güvenlik ve huzur hissi ile Belgrad ve halkı kesinlikle takdiri hak ediyor. Bir gün yurtdışına çıkmak isterseniz, Belgrad mutlaka seçenekleriniz arasında olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...