29 Ocak 2013 Salı

İnceleme: Elsewhere

Artık her şey bitti dediğinde yeniden başlayan bir ömür.



*Düşük dereceli spoiler alarmı.

Liz öldüğünde henüz on beş yaşındaydı. Sırf bisikletiyle karşıdan karşıya geçerken ışıkları kontrol etmediği için taksinin teki tarafından ölüme gönderildi. Oysa Liz gözünü açtığında öldüğünü düşünmüyordu. Saçları yoktu, kulağının kenarında dikişler vardı ve  bir gemi kamarasında olduğunu fark etti.


Bu gemi, Liz'i ve nedense bir dünya yaşlı insanı Elsewhere'e taşıyordu. Liz kendi yaşlarında bir kızla kamarasını paylaştığına memnundu. Yine de tüm bunlara bir anlam veremiyordu. Nasıl versen ki? O daha bir çocuk. Ansızın ölen bir çocuk.



And when she dreams, she dreams of a girl who was lost at sea but one day found the shore.


Elsewhere'de, insanların mucizevi bir şekilde gerçekleştiği "öbür dünyada", Liz hiç görmediği büyükannesi Betty ile tanışıyor ve şaşırtıcı bir şekilde annesinden bile daha genç olduğunu görüyor. Büyükannesi çok uzun zaman önce öldüğünden dolayı, her sene biraz daha gerilere giderek yaşayan kızından bile daha genç bir hale bürünmüş. Çünkü burada kimse yaşlanmıyor, herkes gençleşiyor.

Böylece, Betty'nin henüz kavuştuğu torunu ile baş etme maceraları da başlamış oluyor. Uzun süre depresyonda kalan ve madeni para karşılığı beşer dakikalık sürelerle çalışan "gözetleme dürbünlerinden" sürekli dünyadaki ailesini ve en yakın arkadaşını gözetleyen Liz, bu yeni "hayatına" adapte olmakta epey zorluk çekiyor. Hayattayken yapmak istediği şeyler, kendini paraladığı saçma sapan sorunlar aklına geldikçe delirecek gibi oluyor.



A human life is a beautiful mess.


Zamanla işler biraz değişiyor, Liz ve etrafındaki herkes gençleşmeye devam ederken geçirdikleri değişimi de hayretle izliyorum. Liz'in aşık olduğu, aslında yaşasaydı kırk küsur yaşında olacak olan Owen ile geçirdiği çocukluk ve bebeklik çağları insanın içini burkuyor. Onlar da sonunda her bebek gibi tekrar dünyaya geri gönderilecekler ve ayrılmış olacaklar. Bu nedenle, Elsewhere'deki en acı şey, ayrılık anını vurgulayan doğum günü partileri. Öte yandan, Liz ve Owen'ın çocukken birbirleriyle sürekli kavga etmeleri karşısında gülmeden edemiyorum. Neden sırf Liz artık okuma-yazmayı unuttu diye Owen onun "aptal kız kitabını" yüksek sesle okusun ki?



On Elsewhere we fool ourselves into thinking we know what will be just because we know the amount of time we have left. We know this, but we never really know what will be. We never know what will happen...


Liz'in öyküsü yürek parçalayan cinsten. Her ne kadar araya komik olaylar sıkıştırılmış da olsa henüz hayatının baharında olan bir insanın ani vefatı kolay sindirilebilecek bir şey değil. Kitap, tekrar tekrar yaşanan hayatlardan bahsedip, aslında yaşlanmanın da gençleşmenin de birbirinden farksız olabileceğini anlatarak, insanın anın tadını çıkartması gerektiğini ve elindekilerle yetinmenin kıymetini sıra dışı bir yolla gösteriyor.

Puan: 4

2 yorum:

  1. Okuma listeme ekleyip eklememek için bu eleştiriyi bekliyordum, teşekkürler :) Yalnız Before I Fall'dan sonra bunu kaldırabilir miyim emin değilim...

    YanıtlaSil
  2. Mertcan Ölçer30 Ocak 2013 16:03

    Kapağına karşı ön yargılı davranmışım o zaman. :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...