12 Ocak 2013 Cumartesi

İnceleme: Being Henry David

Yanında Henry David Thoreau tarafından yazılan Walden isimli eserin ciltsiz bir basımıyla kendine geldiğinde hiçbir şey hatırlamıyordu.


İsmini dahi hatırlayamayan ve insanlar adını sorduğunda yanında bulduğu kitabın yazarının adı olan Henry David'i söyleyen ana karakterimiz, hayatta kalmak için gerekli üç şeyin peşine düşüyor: yiyecek, barınak, kıyafetler. Daha fazlası değil. Çünkü merak edip okuduğu Walden da insanın lükslerden vazgeçerek mutlu olabileceğini savunan bir kitap. Biz bir yandan Being Henry David'i okurken bir yandan da Walden'daki felsefe ile yaşamaya çalışan (zorunda kalan, aslında) karakteri takip ediyoruz. Aslında, bu tüketim çılgınlığında, reklamlar sayesinde lüksler ihtiyaç gibi gösterilirken, artık her şeyi kullanım değerine göre değil de etiket fiyatı üzerinden değerlendirirken Thoreau okumak ilaç gibi geliyor.



Living an authentic, simple life makes a whole lot of sense to me.




Bir vesileyle adı "Hank" kalan karakteri anlatırken koşmak-kaçmak metaforu sıklıkla kullanılmış. Kolaylıkla fark edilebilecek kadar hızlı ve atletik yapılı olan Hank, sonraları hatırlıyor ki eskiden atletizm dalında başarıları olan, gelecek vaadeden bir sporcuymuş. Yaşadığı olaylarda sıklıkla içinden kaçmak geliyor, sanki hatırlamaya başladığı hayatından ve acılardan da kaçabilecekmiş gibi. Sayfaları çevirdikçe kimlerden ve nelerden kaçıyor olabileceği sorusu da cevaplanıyor.


I went into the woods because I wanted to live deliberately. (Thoreau)


Being Henry David, ölçülüp biçilerek yazılmış, söyleyecek bir çift sözü olan bir roman. Fakat bu kısa romanın puan kırdığım eksik yönleri de yok değil.


I want to capture this amazing moment like a photograph to tuck into my heart and brain forever. Remember every single detail. Carpe Diem. Seize the day, this moment. Trap it. Keep it.


Hank hariç diğer tüm karakterlerin çoğu yapay duruyor. Thomas'ı ele alalım şimdi. Harley Davidson kullanan, kolunda "kitap kurdu" yazısıyla gözlüklü kobra dövmesi olan, görünüşte asi ve kimseye eyvallahı olmayan, aslında dünyanın en iyi insanlarından biri. Zamanında başı belaya girmiş, daha sonra üniversiteye gitmiş araştırmacı/tarihçi olmuş, tam bir Thoreau hayranı ve temsillerde Thoreau kılığına giriyor ve yerel bir kütüphanede çalışıyor. Kulağa biraz abartılı geliyor fakat gerçek hayatta böyle insanların olamayacağından değil. Böyle bir karakteri bir çırpıda anlattığında, üzerinde durmadığında gerçekçiliğini yitiriyor. Bu nedenle kitabı okurken inanasın gelmiyor.


Like some wounded animal, I want to curl up and hide until I feel better. Even animals can find a cave or a hole in a tree where they can rest. Where can I go?


Okurun birtakım sorulara kafa yormasını sağlayan roman, genel hatlarıyla ilgiyi ve okunmayı hak ediyor.

Puan: 4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...