24 Ağustos 2016 Çarşamba

Kitap Blogları Tarih Olacak

OptikinKitapBlogu'nda geçen ay bir yazı yayınlandı: "Kitap Bloglarının Katili Bookstagramlar". Bu aslında blogger arkadaşım Akın'la öncesinde kendi aramızda irdelediğimiz bir konuydu. Artık devir #bookstagram devri miydi, sahne ışığını çoktan kitap bloglarından çalmış mıydı? Daha da önemlisi, altında dişe dokunur hiçbir şey yazmayan (çoğunlukla hiçbir şey yazmayan) o süslü püslü kitap fotoğrafları kitap severlerin bin bir itinayla hazırladığı kitap bloglarının yerini tutabilir miydi? 

Arkadaşım, yazısında en son yaptığı çekilişin beklentisinin altında ilgi gördüğünden de bahsediyordu; Instagram'da sırf çekilişlere katılmak için hesap açan bir güruh varken, o kitabını hediye edecek birilerini bulmakta zorlandığını söylüyordu. Doğrusu ben de en son yaptığım çekilişte farklı bir manzarayla karşılaşmamıştım. O anda yazının altına sadece şunu yazdım: "Olan şu: Bloglardaki kaliteli kitap yorumları, yerini Instagram'daki kaliteli kitap fotoğraflarına bırakıyor."

Yorumlara baktığımda birçok blogger'ın Instagram'a karşı pek de olumlu hisler beslemediğini gördüm. Ortak bir paydada buluşuyorduk: Asla kitap bloglarının yerini tutamazdı. En azından bizim gözümüzde. Fakat...



Konuyla ilgili ne düşündüğümü açıklamak için şimdi size bir hikaye anlatacağım.

VampirellanınGüncesi, 2011'de kuruldu; 2011, sosyal medyada fantastik ya da mitolojik herhangi bir şeyin "güncesinden" geçilmeyen günümüzden çok farklıydı. Ben, neden o yılı, o ayı, o haftayı, o günü, o saati seçtiğimi çok iyi biliyorum; hiçbir şey tesadüf değildi. Ancak benim sosyal medya maceram da o gün başlamış değildi.

İlk blog tur bu blogda başladı.
Aslında bakılırsa, birçok ilk bu blogda yaşandı.

Çok daha önce, lise yıllarında moda olan forumlardı. İnternetten tanıştığım başka şehirde yaşayan bir arkadaşımla uzun yıllar boyunca müzik üzerine birçok forum yönettik ve bundan büyük bir keyif aldık. RapShit bunlardan biriydi. Radyoda ara sıra popüler rap parçaları çalarken biz oturup sadece mainstream rap'i değil underground'ı da konuşuyorduk ve emin olun, o günlerde insanlara hip hop kültüründen bahsetmek bile epey zordu. Bay Area'yı takip ediyorduk; Yukmouth mixtape çıkartırsa, ilk önce biz yorumluyorduk. G-Unit ve G-Unot kavgaları edilirken, eh, arada biz de birbirimize giriyorduk. Dirty South'dan daha sonraları dünyayı sallayacak Trap akımının ilk sesleri geliyordu, duyuyorduk. Kanye'nin aslında bir prodüktör, Drake'in aslında bir rapper olduğu günleri hatırlamak zor gelirken, şimdi sizi çok gerilere götürmek de istemiyorum. Biz o zamanlar sıkılıp bir forumu kapatırsak, bir başkasını açıyorduk ya da kendini belirli bir kitleye kanıtlamış forumların yönetimlerine adım atıyorduk. Kendimi Eminem'in o zamanlar en büyük yerli fan sitesi sayılabilecek bir yerlerde yönetimde bulmuşluğum var. 

Sözün kısası, biz o zamanlar yaptığımız şeyden keyif alıyorduk.
Geniş kitlelere hitap etme derdimiz yoktu.

Yine de o günlerde forum denilen şey, sanal alemde bir parçası olmak isteyeceğiniz ortamdı. 
Aslına bakılırsa, başka da seçenek yoktu. 
Peki ya şimdi?
Elbette hala belli başlı forumlar var fakat ben Instagram'dan, Twitter'dan, Tumblr'dan, Pinterest'ten, Reddit'ten ve... Facebook'tan öncesinden bahsediyorum. 

O arkadaşımla birlikte daha sonra bloglara yöneldik. FindASoul4Sale birlikte hazırladığımız İngilizce blogumuzdu, MüzikDoktoru ise çok daha sonra açtığımız Türkçe blog. 

Yine sevdiğimiz şeyi yapıyorduk. 
Yaptığımız şeyi seviyorduk.
Kim okuyorsa, okuyordu.
Kimse okumazsa, biz okuyorduk. 
Zamanı geldi, ikisi de tarih oldu. 

O forumlar ve o bloglar için yazdığım tonla yorum bir yana, sayfalarca, sayfalarca, sayfalarca çeviri... Nerede, nasıl ve ne zaman doğduğunu bilmeden rap dinlemenin bir anlamı yoktu. Sadece Gangsta Rap dinleyeceksen bile tüm o mavi ve kırmızı bandanaların, c-walk'un ve b-walk'un, elektrik tellerine asılan ayakkabıların, gözün altına sabitlenen gözyaşlarının, argonun, jargonun, el işaretlerinin, ıslıkların ve daha birçok şeyin anlamını bilmeden olmazdı. Kafanı sallayıp geçecek misin? Hip hop dili, başlı başına bir dil. Ana dili İngilizce olanların bile hip hop kültürüne uzak olduğu takdirde yeteri kadar yaklaşamayacağı bir şey. Kısacası, o günlerde çok ciddiydim. Hep birlikte anlayalım, yorumlayalım ve daha fazla keyif alalım diye elimden gelenin en iyisini yapıyordum. Hayır, ateşi falan bulmuş değildim ama öyle bir ilgi görüyordu ki neredeyse her kelimem anında (ç)alınıp çeşitli sitelerde paylaşılıyordu.

Benim kelimelerle aram hep iyi oldu. Sosyal medyada uzun yıllarımı geçirdim ve bunu sadece keyif için değil, profesyonel anlamda da yaptım. Velhasıl, bu ve benzeri konular etrafında epey kafa yordum. 

Her şeyi çarçabuk tüketmek isteyen insanlar için Instagram'da göze hoş gelen bir kitap fotoğrafına bakıp geçmek, senin saatlerce, belki de günlerce uğraşarak yazdığın bir kitap eleştirisini (haydi, eleştiri değildir de yorumdur belki) okumaktan çok daha kolay ve tüm o albenili formuyla çok daha cezbedici. 

Evet, bu durumda aslında kitap bloglarını desteklemesi gereken filanca yayınevi falanca kitap hesaplarına her ay bilmem kaç tane kitap gönderiyor. Çok takipçili hesap sahibinin fotoğrafını çektiği promosyon kitabının altına, "Bu kitaba bayıldım!" veya "Arkadaşlar, hemen alın, okuyun!" ya da "Hayatımda okuduğum en güzel kitaptı," yazması da yeterli oluyor. Evet, bazısı tüm kitaplara bu yorumu getiriyor ve zaten bu yorumu getireceği için o kitaplara sahip olabiliyor. Hayır, hepsi yalan söylemiyor; cidden o kitap o kızın hayatında okuduğu en güzel kitap çünkü zaten hayatında kaç tane kitap okuduğunu bir nefeste sayabilecek durumda. Bizim bahsettiğimiz anlamda o-ku-mu-yor. Aynı boyutta değiliz arkadaşlar.

#bookstagram herkesin kolayca yutabileceği hazır bir lokma.

Bir kitap alıyorsun.
Popüler bir şey değilse de en azından kapağı güzel olsun.
Kapak, bir kitabın can damarıdır çünkü!
İlgi çekeceğini düşündüğün objeleri etrafına topluyorsun.
Çok düşünmene gerek yok; kafanı yorma şimdi.
Kalem, mum, defter, fincan.
Yetmez mi? 
Nelere sahip olduğunu göstermek mi istiyorsun?
Cep telefonunu ya da dizüstü bilgisayarını neden kareye dahil etmiyorsun?

Çoğunluğun yaptığı tam olarak bu. Aldıkları ♥ sayısına bakarsan, takdir gören de bu.

Hepimiz o fotoğraflardaki zavallı kitapların istenilen kare yakalandıktan sonra yüzüne bile bakılmadığını biliyoruz. Her çıkan kitabı fotoğrafla "belgeleyeni" var bunun; okuyacak vakti bulması mucize. Tabii ki Superman değilse ama öyle olduğunu da hiç sanmıyorum.

Fakat günün sonunda görülüyor ki bırak açıp yüzlerce sayfalık bir kitabı okumayı, iki satıra vakit ayırmayan çoğunluğa istediğini veren o.

2011'den bu yana birçok kitap blogu tarih oldu.
Kitap bloglarının sayısı gün geçtikçe azalıyor.
Birçok kitap blogu artık sadece Instagram hesaplarında varlığını gösterebiliyor.

Kitap bloglarını seviyor musun? O halde, çok geç olmadan tadını çıkarmaya bak.

12 yorum:

  1. Kalemine, ağzına, diline sağlık. Yüreğimden, aklımızdan geçen tüm düşüncelerimizi yapmışsınız. Maalesef Akın kardeşimin (Optik'in Kitap Blogu) yaşadıklarını bende yaşadım. Kitap blogları demiyelim de, bence blogculuk ölmüş veya ölmek üzere.

    YanıtlaSil
  2. maalesef ve ben bu kervana çok geç katıldım...ne güzel şey blog yazmak ve okumak ... ama insanlar galiba benim gibi düşünmüyorlar... sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. Kitap blogları dünyanın en iyi şeylerinden biri zira ben instagramda insanların okuyup okumadığını anlayamıyorum. Ama blogta öyle değil, insana samimi geliyor.

    YanıtlaSil
  4. O kadar güzel anlatmışsın ki bize diyecek bir şey kalmamış vallahi. Forumlar benim de göz bebeğimdi. İnternette en sevdiğim dönem çeşit çeşit forumlara üye olduğum, paylaşımda bulunduğum zamandı. Şimdi geriye hiçbiri kalmadı. Blog dünyasına geç adım atanlardanım ben de. Keşke kafamı birazcık forumlardan kaldırsaymışım diyorum. Ama olsun geç buldum kolay kolay kaybetmem :> Forumların başına gelen bu talihsiz yok oluş blogların başına gelmez umarım :/

    YanıtlaSil
  5. Ah ah çok güzel yazmışsın hissetiklerimizi tam anlamıyla kalemine dökmüşsün.İçimden bir şey demek gelmiyor inan sadece üzülüyorum bu konuya.Ne olursa olsun üç senedir blog alemindeyim ve ondan öncesinde de forum aleminde de vardım forumu bıraktım ama blog alemini bırakmak içimden gelmiyor.Eski kafalı diyor bir çoğu.Nasıl blogumu bırakıcam onu bile aklım almıyor..

    YanıtlaSil
  6. Merhaba. Son zamanlarda sürekli düşünüp üzüldüğüm bir konuyu yazmışsın, hissettiklerimi kelimelere dökmüşsün eline sağlık...
    Ben de 1 senedir blog yazıyorum, çok büyük hevesle başladım ama kıymeti bilinmiyor blogların. Şimdilerde dediğin gibi süslü fotoğrafın varsa yoruma gerek yok, kitap okunmak için değil fotoğrafı çekinmek için alınıyor sanki. Gerçekten yorumlayanlar elbet vardır ama çoğunluk takipçi sayısı için güzel fotoğraf çekiyor. Ben de blogum tanınsın diye açtım instagram hesabı ama fazla bir şey fark etmedi. Herkes yüzeysel bakar olmuş, takipçi sayısıyla egolarını doyuruyorlar. Kitapların anlamı ve önemi bilinmiyor her şey gösteriş olmuş. Gerçekten çok kötü bir durum inşallah daha kötüye gitmez. Geç olmadan kitap bloglarına değer verilmeye başlanır. Dediğin gibi çok emek isteyen bir şey. Uzun ve derin olarak yorum yapmak insanı yoruyor ama bitirince mutlu oluyorsun. Bookstagram da sadece tek cümleyle kitabı geçiştiriyorlar...

    YanıtlaSil
  7. Yorumlarınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  8. O kadar güzel yazmışsınız ki. Yakın bir zamanda benim de bookstagram hesabım vardı. Ama tabi ki blogu daha önceden açmıştım. Yaklaşık 1,5 yıl kadar bookstagram ortamında bulundum ve 4 ay önce hesabımı sildim. Çünkü o ortamdaki çoğu kişinin birbirine hava atmak, bak Pegasus bana kitap yolluyor vs düşünceleriyle kitap okuduğunu gördüm ve çok rahatsız oldum. Yazınız harika olmuş. Ellerinize ve emeğinize sağlık. Saygılarımlaa

    YanıtlaSil
  9. Bir dönem kafamda blogumda farklı neler yapabilirim, düşüncesiyle gezip durdum. Şimdi beni hatırlayan var mı emin değilim.

    Biz bize kaldık be Vampirella naparsın? = )

    YanıtlaSil
  10. Aynen benimde zihnimde dönüp duran düşünceleri ne de güzel özetlemişsiniz. Elbette benim de bir instagram hesabım var ama zaten kendi adıma aldığım ve blog yayınlarımı duyurduğum bir hesap olarak kullanıyorum. Ama malesef artık takip ettiğim kitap hesapları fazlasıyla göz yormaya başladı; bir kitap çıktı mı anında günde 20 küsur fotoğraf görüyoruz onunla ilgili. Tabi kaçı okudu, ne kadar anladı, ne anladı tartışılır :\ Elbette içinde kaliteli paylaşımları bulunanlar da yok değil fakat yine de çoğunluk malesef diğer türlü. Ne diyelim, umarım seçici okurlar bunlara dikkat eder ve kitap blogları olarak rağbet görebiliriz :) Kaleminize sağlık :) Sevgilerle :)

    YanıtlaSil
  11. Çok haklısın abla artık şimdi önüne geçen booksatgram oluyor ve düşün ku yayinevlwrinin. Birde . Valla kalemine sağlık

    YanıtlaSil
  12. HARİKA! Sonunda bir tercüman bulabildim kendime! Birkaç yıldır sosyal medyada yoktum, üniversite sınavı yüzünden. Bir geldim ki o severek takip ettiğim bloglar ortada yok! Ya kapatılmış ya unutulmuş aylardır güncellenmemiş ya da eski özen ve içerik yok...

    Bu çok üzdü beni. Tam da bugün buna yakınıyordum ki senin bu yazını gördüm... Zaten inatla buralara olan eskiden de takip ettiği nadir bloggerlardansın. Çok çok çok teşekkürler!

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...