10 Kasım 2011 Perşembe

İnceleme: Muhteşem Yaratıklar



Bana kendinden bir parça veriyordu, sadece ona ait olan bir parça. Bu duyguyu unutmak istemiyordum, dilediğim an bakabilmek için fotoğrafını çekmek istiyordum.

Sonsuza kadar böyle kalmak istiyordum. Maalesef beş dakika sürdü.




Kitabın kapağını kaldırdığımızda, ithaf kısmında "her yerdeki farklı ve toplum dışına itilmişlere. Düşündüğünüzden çok daha kalabalığız." yazısı gözümüze çarpıyor. Önümüzdeki bu paranormal/fantastik kitap, aslında küçük Amerikan kasabalarına dair sosyolojik yorumlarla dolu. İşte bu medeniyetten uzak ve dışarıdan bakanlar için son derece sıradan olan küçük kasabalardan biri olarak okuyuculara takdim edilen Gatlin'de, kitabın pratogonisti Ethan Wate ile tanıştırılıyoruz.



Ethan, derinlere itip sakladığı "topluma başkaldırma" ve "kötülüğe engel olma" dürtülerine okullarına kaydolan 'yeni kız' sayesinde tekrar kavuşuyor. Bu kız, Lena, kitap boyunca Gatlinlilerin çeşitli hakaretlerine ve tahrikleri göğüs germeye çalışıyor. Tüm bunların en temel sebebi ise, kasabanın adı çıkmış "münzevisi" Macon Ravenwood'un yeğeni olması. Yani, Lena daha ağzını açıp tek bir kelime edemeden "ucube" damgası sırtına vurulmuş oluyor.

Eğer klasiklere meraklıysanız, George Eliott'ın Silas Marner'ını bilirsiniz. İşte Ravenwood ailesi, özellikle Macon Ravenwood, bana sık sık toplum dışına itilmiş karakterlerin babalarından sayılan Silas Marner'ı hatırlattı. -- Eh, Macon Ravenwood'un babasının isminin Silas olması da bir tesadüf olamazdı. Kitapta ayrıca, birden fazla noktada To Kill a Mockingbird/Bülbülü Öldürmek romanına direkt göndermeler yer alıyor. Anlaşılan, Beautiful Creatures/Muhteşem Yaratıklar yazarları, karakterlere hayat verdikleri yazım süreci boyunca sıkı çalışmış.

Türkçe edisyonu 487 sayfayı bulan romanda, sırlarla dolu evlere girip, mantıkla açıklanamayacak doğaüstü olaylara şahit oluyoruz. Lena'nın sinirlendiğinde kontrol edemediği güçleri 'cadı' lakabını almasını kolaylaştırırken, Ethan da sırf Lena'yı koruduğu için Gatlinlilerin öfkesini üzerine çekiyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi aileleri de (Ethan'a annelik yapan Amma ve Lena'nın amcası Macon Ravenwood'dan bahsediyorum) bu iki gencin bir araya gelmesini engellemeye çalışıyor. Ta ki "cruor pectoris mei, tutela tua est"in anlamı ortaya çıkana kadar.

Kami Garcia ve Margaret Stohl, yazım teknikleriyle günümüz paranormal fantazya yazarlarından bir adım öne geçiyorlar. Acele etmeden, ince eleyip sık dokuyarak fikirlerini romanlaştırdıkları belli oluyor. Bazen çıkış noktası şahane romanların bile yazım aşamasında mahvolduğuna tanık olduğumuzdan bu özelliklerini takdir etmeden geçmemeliyiz diye düşünüyorum.

Romanda çoğu karakterin belirli bir ağırlığı, kendi içlerinde tutarlılığı var. Ana karakterleri yakından tanımamız için soy ağaçları çizilmiş ve her ne kadar bu ana karaktere odaklanılsa da yan karakterlerin sırları çekiciliğini koruyor.

Söz karakterlerden açılmışken, değinmeden olmaz; Amma'nın, biyolojik annesi olmamasına rağmen Ethan'ı kendi oğlu olarak görmesi ve daima korumaya çalışması beni etkilemeyi başardı. "Oğlum" dediğinde bunu hissediyor ve hissettirebiliyor. Diğer yandan Macon Ravenwood soğuk ve mesafeli dursa da aslında hepimizin içten içe imrendiğimiz, etrafımızda olmasını dileyeceğimiz bir dayı, ailenin erkek figürü. Lena dayısı için "O benim babam gibidir ya da babamın öyle olduğunu hayal ediyorum" diyor.

Romanda Ethan ve Lena'nın buldukları tılsım sayesinde çıktıkları yolculuklar romanın belki de en ilgi çekici kısmı. İki gencin hayatına etki eden tarihi aşk öyküsü ise kitaba ayrı bir renk katmış.

Eğer sıra dışının sıradanlaştığı günümüzde, orijinal bir eser okumak istiyorsanız bu romana mutlaka bir göz atın.

Puan: 4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...