17 Temmuz 2014 Perşembe

İnceleme: Eleanor & Park


Düşük dereceli spoiler alarmı.

Seksenlerde yaşayan Eleanor sıradışı görünüşü ve en önemlisi "okuldaki yeni kız" olması nedeniyle daha ilk günden dışlanıyor. Hatta okula adım atmadan önce. Düşünüyorum da biz de liseli olduk ama hiç böyle öcüler yoktu sınıflarda. En fazla kişiye uzaktan kötü bakışlar atılır, arkasından dedikodu yapılırdı. Ben mi şanslıydım yoksa onlar mı şansızlar? Senelerdir bu tip hikayeler okuyorum ve Hollywood ziyadesiyle yansıtıyor ama yine de Amerikan gençlerinin acımasızlığı beni etkiliyor. Velhasıl, Eleanor da yeni okuluna adım attığı andan itibaren klasik bir zorba kurbanı oluyor. 

Annesi Amerikan değil Asyalı olduğundan Park da çok farklı durumda değil. İlk başlarda Eleanor da dahil olmak üzere diğer herkese için o sadece "Asyalı çocuk". Amerika ve meşhur ırk ayrımı... Neyse ki Park saçma sapan laflar edildiğinde sakin kalmayı ve sinirlenmemeyi tercih ediyor. Eleanor ile tanışana dek tabii. İşte o zaman, farklı sebeplerle de olsa dışlanmış iki genç bir araya gelince Park insanların bakışlarından rahatsız olmaya başlıyor. Duyduğu kahkaha seslerine farklı anlamlar katıyor. Sanki herkes onlardan bahsediyor, onlarla dalga geçiyor. Bazı durumlarda bunun çok da fantastik bir fikir olmadığını da görüyoruz.


All I do when we're apart is to think about you and all I do when we're together is panic. Because every second feels so important. And because I'm so out of control, I can't help myself. I'm not even mine anymore, I'm yours and what if you decide that you don't want me? How could you want me like I want you?

Eleanor, sorunlarını okulda bırakıyor değil. Ailevi sorunları almış başını yürümüş. Türkçe dublajlı Amerikan filmlerine "lanet olası pislik" olarak yansıtılacak cinsten küfürlerinizi ve daha fazlasını hak eden bir üvey babası var ve annesi, doğal olarak aile içi şiddet mağduru. Çoluk çocuk tıka basa yaşadıkları evde mutfak ile banyo içe içe bulunuyor ve banyo kısmını perde ile kapatıyorlar. Tabii ki Eleanor'a ait özel bir alan da yok. Öz babası desen... Ondan da hayır yok.

Everything anybody ever said in this house was desperate. Desperate was white noise, as far as Eleanor was concerned - it was hope that pulled at her heart with dirty little fingers.


Bu kitaptaki baş karakterler etten kemikten, gerçek insanlar. Bir yerlerde yaşadıklarını düşünmek o kadar kolay ki! Ne Park hayalleri süsleyecek beyaz atlı bir prens, ne de Eleanor kusursuz prenses. Yine de dürüstler. En azından kendilerine karşı. Park için yazar bir noktada tercümeyle, "Benliğindeki sığ noktaları keşfedip duruyordu. Ona ihanet etmenin yeni yollarını keşfedip duruyordu," diyor. İnsanların ne düşündüklerini bazen fazlasıyla önemsediğini düşünüyor. Öyle ki ara sıra Eleanor'dan uzaklaşmak istiyor. Eleanor da canı sıkıldığında Park'ı tersliyor ve surat asıyor. İşte bu kusurları nedeniyle plastik karakterler olarak görmüyoruz onları. Arka planda yer alan Park'ın birbirine delice aşık anne babası, tertemiz, mum gibi evleri ve ona tezat oluşturan Eleanor'ın aile yaşamıyla da yazar hikayeyi güçlendiriyor.

Sadece masum bir ilk aşk hikayesi değil okuduklarımız. Ayrımcılığın her türlüsü, fakirlik, bölünen aileler, çocuklarının hayatını zindan edenler, birey olma çabası, yaşam savaşı... Seksenler de işin süsü. Lanet olası kitap, lanet olası muhteşem kitap.

Puan: 5

1 yorum:

  1. Ahhh müthiş yazmışsın! Emeğine sağlık! <3 "Lanet olası kitap, lanet olası muhteşem kitap." Tek diyebileceğim I feel you sista‬! :)))

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...