23 Nisan 2013'de ABD'de yayımlanacak Arclight'ı, henüz basılmadan önce, 2 Nisan 2012'de okuma şansım olmuştu. İlk bakışta sıradışı, aykırı yönleriyle dikkat çeken roman, her ne kadar insanlar ve The Fade olarak adlandırılan yaratıklar arasında geçen savaşa sahne olsa da aslında kişinin "bilinmeyene olan korkusunu" ve kırılması güç önyargılarını işleyen, satır araları okunduğunda daha da zenginleşen bir kitap.
Arclight, insanoğlunun sığınak olarak kullandığı bölgenin adı, aslında. Burada, üç önemli bilim insanı ile tanışıyoruz: Dr. Wolff, Mr. Fade ve Honoria Whit. Bu kişiler, Arclight'ı The Fade'den korumakla görevli insanlara da liderlik ediyorlar. Bölge yapay ışıklar yardımıyla tamamıyla aydınlatılıyor, böylece yaratıklar yaklaşamıyorlar. Çünkü bu yaratıklar ışıktan ve ateşten olumsuz yönde etkileniyor, direkt maruz kaldıklarında ise yaralanıyorlar. Bu Aydınlık bölgenin dışında ise Gri bölge ve devamında tüm korkuların kaynağı olduğuna inanılan Karanlık yer alıyor.
Bir gün Arclight'daki bir grup insan, radarlara takılan "insana benzer" bir varlığın peşine düşerek, Aydınlık bölgeden ayrılıyorlar. Bu varlığın küçük bir kız çocuğu olduğunu keşfediyor ve gözetimleri altına alıyorlar. Aralarında senelerce yaşayıp, büyüyen kıza Marina adını veriyorlar. Fakat birçok kişi Marina'dan nefret ediyor. Sebebi ise ailelerini sırf bu kızı kurtarmak için feda etmiş olmaları. Bu kimselerden biri de Marina'ya karşı birçok farklı duygu besleyen Tobias.
Zamanla kendisini ve geçmişini keşfeden Marina ile birlikte bizler de Arclight'ı, insanlarını ve The Fade'i sıfırdan keşfediyoruz. İyiler ve kötüler, kitabın sürpriz sonuyla ifşa ediliyor. Kitabı tamamladığımızda, bilinmeyene olan korkumuzun, farklı olana karşı duyduğumuz önyargıların yersizliğinin altı çiziliyor.
Puan: 3
Etkileyici bir konu. Yayın hakları alınır umarım :)
YanıtlaSilFarklı bir konu. İyiye benziyor. Yorumu da güzeldi. Teşekkürler Vampirella =)
YanıtlaSil