*Düşük dereceli spoiler alarmı.
Ressam annesinin eserlerinin bir anda patlamasıyla zengin olan Willa, kendini Valley Prep'de bulur. Bu lisede birkaç burslu öğrenci hariç herkes son derece zengindir. (Buradaki "zengin öğrenci" sıfat tamlamasını da açıklayayım; gösterişten uzak duranı bile son model VW Jetta kullanıyor.) Okulundaki "popüler kızlarla" takılırken zamanın nasıl geçtiğini anlamayan Willa, salakça bir masumiyetle kendisini sonunda bir yerlere ait hissetmeye başlar. Fakat bu kızların lideri konumundaki Kelley'nin tam bir zorba olduğu ve kurduğu, kendisi gibi popüler blogunda 7/24 burslu öğrencileri rezil etmeye çalıştığı ortaya çıkınca, Willa kendini frenler ve bu gidişata bir son vermek için hırsızlığa soyunur. Evet, hırsızlığa.
İlk yüz sayfayı geride bıraktığımızda, artık Willa'nın kendini bu şımarık ve bencil kız grubundan bir nebze olsun soyutlamayı başardığını görüyoruz. Hırsızlık serüvenini ise Robin Hood misali "zenginden alıp, fakire verme" olarak değerlendirebiliriz. Çünkü, okulunda sürekli dışlanan ve hor görülen fakir öğrencilere yardım etmeye çalışıyor. Fakat nedense herşeyin onlara "markalı kıyafetler" hediye etmesiyle değişeceğini düşünüyor. Zengin kızlardan çaldığı parayla fakir kızlara elbise alıp, gizlice kapılarına bırakması kızların profilini bir nebze yükseltiyor yükseltmesine ama işin içine polis ve medya dahil olduğunda, yine bu fakir kızların hırsızlık yaptığı yönünde dedikoduların çıkmasına sebep olmuş oluyor. Yani Willa, işleri yüzüne gözüne bulaştırıyor.
Kitapta bir de "kötü çocuğumuz" var. Olmaz mı? Aidan, teknoloji dahisi babasının mal varlığına ve popülaritesine güvenerek, okulu birbirine katıyor. Ukala, vurdum duymaz ve toy davranışlar sergiliyor ama dış görüntüsüyle Willa'yı etkilemeyi başarıyor.
Kitabın en ilgi çekici karakteri, aslında hırsızlığı Willa'ya öğreten Afro-Amerikalı öğrenci Tre. Etnik gönderme yapılması karakteri klişeye sürüklüyor fakat Tre gizemli, sempatik ve dost canlısı tavırlarıyla okurken saç baş yolduran Kelley ve tayfasından sonra ilaç gibi geliyor.
Yazar Elisa Ludwig, gerçekten kapkaççılığı deneyimlemiş olduğu için kitaptaki "hırsızlık sahneleri" adrenalin dolu ve sürükleyici. Bu da kitabın hanesine artı bir puan yazdırmayı başarıyor. Öte yandan, kitabın genel anlamda inandırıcı, ikna edici bir yönü olduğunu söyleyemeyiz. Ayrıca, belli ki yazar ikinci kitaba malzeme bırakmak ve şimdiden ilgi uyandırmak istemiş ama Tre, Willa'nın annesi ve Aidan hakkındaki gerçeklerin açıklığa kavuşturulmaması hayal kırıklığı yaratıyor.
Puan: 2
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder