Bir gün gelse ve bırak lüksü, ihtiyaçlarımızı bile karşılayacak imkanımız olmasa ne yapardık? Dahası, bu durumu sadece biz değil, milyonlarca, belki de milyarlarca insanın yaşadığını düşünsene. Öyle bir yıkım ki artık sosyal sınıflar yerle bir olmuş. Sıcak bir banyonun ve lezzetli bir akşam yemeğinin artık sadece maddi açıdan yoksun insanlar için değil, neredeyse herkes için bir düşten ibaret olduğunu aklına getir.
Kuşlar. Kuşlardı bunlar. Hem de öyle üç-beş tane değil, yüzlerce, binlerce kuş. Her türden, her boyuttan, her şekilden kuş, göğün herbir yanındaydı... Organize değillerdi; kuş sürelerinin aksine belirli bir yol izlemiyor, birbirlerine çarpıp duruyorlardı.
Bir anda herşey yok olsaydı, muhtemelen yarıdan fazlamız aklımızı yitirirdik. Daha güçlü olanlarımızsa, artık bu yokluğun içinde yaşam savaşına soyunurlardı. Peki ya tüm bu dehşetin içinde birden bire ortaya çıkan, kabuslara yaraşır tehlikeler de etrafımızı sarsaydı?
Herşeyi anladığımı iddia etmiyorum ama bir doktor olarak, insanlar büyük stres altındayken neler olduğunu çok gördüm. Her zaman en iyi yanları açığa çıkmaz. Korktuklarında öfkelenir insanlar. Hayatta yapmayacaklarını sandıkları şeyleri yaparlar. Hayatta kalmak için pazarlık eder, özveride bulunur, mucizelerden medet umar, kendilerine umut veren herşeye inanırlar. Hele o umut bir sönsün, bak o zaman neler oluyor. Kimileri vahşileşir; birbirlerini yemeye başlarlar; kendilerinin can düşmanı kesilirler.
Kuşkusuz, o ana kadar evreni sarmalayan herhangi bir yüce güce inancı olmayanların çoğu, böylesine güçlü bir yıkımın ertesinde umudu din yolunda arayacaklar. İşte tam da o anı bekleyen, özde değil sözde dindarlar başlarına lider kesilecek, çaresiz kalabalıkları kendi kafalarına estiği gibi yönetecekler. Belki de tehditiyle korkutulduğumuz dışarıdaki türlü belalardan daha büyüğü, bu "güvenli" kurmaca yuvada seni bekliyor olacak.
Daha önce zerre kadar ilgisi olmayanlar birden dini bütün kesildi. Başından beri var olan dini bütünler ise kontrolü ele aldılar.
Kaç, dedi kendine. Kaçsana salak, ne duruyorsun, kaç.
Romanın baş karakteri Alex, hayat şartlarının yorduğu, genç yaşta çekmek zorunda kaldığı çilelerin, beynini ele geçiren "canavar" illetin sertleştirdiği bir kız. Şu neredeyse her genç yetişkin romanında okuduğumuz, şımarık, aklı bir karış havada "plastik" kızlardan biri olmadığını daha kitabın ilk satırlarında öğreniyoruz. Aksine, Alex tabanca kullanabilen, çetin doğa şartlarında hayatta kalmak için inat eden, zorluklardan yılmayan, canını dişine takarak sevdiklerini korumaya çalışan ve yeri geldiğinde düşmanlarının "kıçına tekmeyi basmaya" çekinmeyen gerçek ve güçlü kızlardan.
Romanda hoşuma giden bir diğer yön ise, bölümlerin formuydu. Birçok kitapta nedense bölümler gereğinden fazla uzun, detaylara boğulmuş, birden fazla major olayı içeren, başı-sonu belli olmayan türden. Ashes/Küller'de ise, her bir bölümün kendi içinde ustalıkla yazılmış bir kurgusu var. Bölümler, neredeyse kendi başlarına birer kısa öykü tadında.
Kendi deyimiyle "deli doktoru" olmanın da verdiği avantajla, yazar birçok defa karakterlerin iç dünyaları hakkında tutarlı açıklamalar yapıyor. Empati kurmakta zorluk yaşadığımız kimi yan karakterlerin davranışlarını anlamlandırmamıza yardımcı oluyor. Kitaba adını veren, kitap boyunca kullanılan, hem yıkımı, ölümü hem de Alex'e hayat veren ebeveynlerini temsil eden küller metaforu da kitaba özel bir hava katıyor.
Son tahlilde Ashes/Küller, 2011 yılında çıkan en iyi romanlardan biri olduğunu hissettiriyor. Hala okumadıysanız, çok şey kaçırıyorsunuz.
Puan: 5
Puan: 5
En az kitap kadar harika bir inceleme olmuş. Aralara serpiştirdiğin alıntılar da cabası. Kitabı tekrar okumaya karar vermiştim. Şu yazıyı okuduktan sonra hiç vakit kaybetmeden tekrar başlıyorum. :p teşekkürler...
YanıtlaSilÇok teşekkürler, Aybike. Büyük bir Küller hayranısın, yazımı beğenmene sevindim. = )
YanıtlaSilKonusu çok ilgimi çekmişti ve hemen aldım bu kitabı. Güzel bir inceleme olmuş. " Uyumsuz " kitabından sonra bu kitaba başlasam iyi olacak :D
YanıtlaSilYorumun için teşekkürler. = ) Şimdiden keyifli okumalar!
YanıtlaSilBir yazıp bir alıntı yapman bana okurken frangman tadını verdi. İncelemen ve karakterin güçlü olması okuma isteği uyandırdı. Şimdi değil ama ileride fırsatım olursa okumayı düşünüyorum. Ellerine sağlık =)
YanıtlaSilBu samimi yorumun için teşekkürler, Melis. = )
YanıtlaSilArkadaşlar bende külleri yeni okumaya başladım da bir sorum olacaktı.Ellie'ye... Orayı anlatır mısınız :D
YanıtlaSil*Edited by Vampirella. Spoiler vermeyelim! =)