31 Mayıs 2014 Cumartesi

Ekran Başında: Kyoukai no Kanata

Kyoukai no Kanata, Akihito isimli bir liselinin, okul binasının tepesinden atlamak üzere olan Mirai'ı kurtarmaya gitmesiyle başlıyor. Yapma, etme derken de karnına sokulan kılıcın acısıyla kendinden geçiyor. Çünkü Mirai, kanını kılıca dönüştürüp kullanabilen bir savaşçı ve Akihito da avlamakla görevli olduğu Youmu soyundan geliyor.




2012'de Japonya'da light novel'ları basılan ve 2013'de anime yorumuyla izleyicilerin karşına çıkan Kyoukai no Kanata ile Sword Art Online'dan sonra izlemek için bir şeyler aramaya başladığımda karşılaştım. Son zamanlarda sıkı bir takipçisi olduğum Kotaku'da övgüyle bahsedildiğini görünce izlemeye karar verdim. İlk dakikalardan itibaren, gözlüklü kızlara karşı zaafı olan Akihito ile bir savaşçıdan beklenilen hiçbir şeyi sergileyemeyen Mirai'ın, garip ama ilgi çekici bir ikili oluşturduklarını gördüm. Etrafta sürekli atkıyla dolaşan, Akihito'yu deli eden ve kız kardeşine takıntı derecesinde düşkün Hiroomi gibi sıradışı yan karakterler de işi ilginçleştirdi. (Cep telefonu melodisi olarak "Ağabey, seni seviyorum," diyen kız kardeşinin ses kaydını kullanıyor. Gerçekten.)

Akihito'nun youmu soyundan geldiğini söylemiştim. Youmu'lar, sadece fantastik güçleri olan ruhlar dünyası sakinleri tarafından görülen yaratıklar. Fakat Akihito ölümsüz bir yarı-youmu olarak, hem görünüş hem davranış açısından insandan farksız duruyor. Zamanla farklı özellikler taşıyan, insanların arasında yaşayan başka youmu'larla da tanışıyoruz. İnsanların içindeki kötülüklerden doğan türlerin, insanlar var olduğu sürece varlıklarını sürdüreceklerini de öğreniyoruz. İşte bu noktada dünyayı korumak da Mirai gibi savaşçılara düşüyor. Sıradan insanlar bu yaratıkları göremedikleri için söz gelimi lisede normal bir gün yaşanırken savaşçılar farklı bir gerçeklikle baş etmek zorunda kalıyorlar. Yaratılan çok katmanlı dünya merak uyandırıyor.



Mirai, kanı kontrol edebilen özel bir klandan olduğu için ruhlar dünyasında bile dışlanarak büyümüş biri. Yarı-youmu olduğu için Akihito da insanların arasında farklı olduğunu biliyor ve bunu Mirai'a söylüyor. Onları, birbirlerini bulan outsider'lar olarak da düşünebilirsiniz. = ) İlk bakışta belli olmasa da ilk birkaç bölümden sonra karakter derinliği iyice ortaya çıkmaya başlıyor ve seri daha da ilginç bir hale bürünüyor.




Son olarak görselliğe değinecek olursak, morların, pembelerin ağırlıkta olduğu sahneler tek kelimeyle muhteşem. Seride gün batımı gibi doğal ışık geçişleri etkileyici bir şekilde yansıtılmış. Bazen diyalogların takibi güçleşse de gittikçe belirginleşen karakter derinliği ve görsel sunum gerçekten çok iyi. Biraz boş vaktiniz varsa ve izleyecek kaliteli bir şeyler arıyorsanız, Kyoukai no Kanata'ya göz atmadan geçmeyin derim.

*Seriyi yerli anime sitelerinde Türkçe altyazılı, YouTube'da ise İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.

5 yorum:

  1. Bu kızı bir yerden hatırlıyorum (: Çizimleri güzelmiş. İzlemek lazım ama ne ara vakit bulacağım bilmiyorum :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhtemelen sağda solda görmüşsündür. Unutması güç, farklı bir tip. = )

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Vampirella: Mimlediğin çin teşekkürler. = ) Fakat çok uzun bir tag, buna şu anda vaktim yok ve içinde "Şiir mi roman mı hikaye mi?" gibi asla seçim yapamayacağım birçok soru barındırıyor. Bu nedenle pas demek zorundayım. Senin için birkaç soruyu cevapladım gerçi, burada:

      *Klasik giyinmek mi spor giyinmek mi?
      %90 spor diyebilirim. = )

      *Almaktan asla vazgeçmeyeceğin şey?
      Hediye! = ) Kendimeyse kitap ve oyun sanırım.

      *Kırmızı ruj mu eyeliner mı?
      Siyah oje ve göz kalemi diyorum. = )

      Sevgiler!

      Sil
  3. Mangası var mı ki bunun? Aradım şöyle bir ama denk gelemedim. Animeyi izlemesindense mangayı okumak daha eğlenceli oluyorda. :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...