Yazıma hiçbir ünlüye hayran olmadığımı belirterek başlamak istiyorum. Fandom, bana göre bir kavram değil. Genç Marlon Brando'nun dünyanın en güzel ünlüsü olduğunu düşünüyorum. Grace Kelly'nin tepeden tırnağa hoş ve zarif olduğunu düşünüyorum. Ancak bu "fan olmak" değil; bu insanlara hayran değilim. Gözümde kimse idolleşmiyor. Diğer yandan, bir de sevmek var. İster istemez çok sevdiğin filmlerdeki, dizilerdeki oyuncuları da seviyorsun. Bazen biraz, bazen çok. Ya kendine ya çok sevdiğin birine benzetiyorsun. Aynı senin gibi, aynı onun gibi. Sadece yetişkinlik hayatında değil çocukken de bazı ünlüleri sevmiştin. Mesela, Bill Cosby'yi. Büyüdüğünde o çocukluk anılarının lekelendiğini görmek işte bu yüzden berbat bir şey.
İpek Ongun'un Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisini okudun mu? İlk kitapta baş karakter, Bill Cosby'yi resmen babası gibi görüp seviyordu. Çocukluğunda The Cosby Show'u izleyen o kadar çok insan var ki... Milyonlardan bahsediyoruz. Söylentiler doğruysa ben doğduğum sene de ebeveynlerim diziyi izlerken gözlerimi ekrana dikiyormuşum.
Bilindik, taşkınlık öyküsüne dayanan bir skandal değil bu... Hatta Sean Penn ve Daniel Day-Lewis gibi artık hepten kadın düşmanı olduğu belirtilen ünlülerle bile kıyaslayamıyoruz. Sean Penn'in zamanında Madonna'yı bir sandalyeye bağlayıp saatlerce dövdüğünü okumuşsunuzdur. Isabelle Adjani'yi hamileyken Julia Roberts'la aldatan ve terk eden Daniel Day-Lewis'i de.
Senelerdir Bill Cosby'nin 1970-2000 arası onlarca kadına tecavüz ettiği iddiasıyla gündeme gelmesi, işte tüm bu çocukluk anılarının lekelenmesi, kirletilmesidir. Sadece bir söylentiden, açılan bir davadan, şikayetçi olan sadece bir kadından da bahsetmiyoruz. Onlarca kadın söz konusu...
Dün gece Kotaku'daki haberlere bakarken yine gözüme çarptı: "Actress Details Years of Alleged Rape and Manipulation by Bill Cosby". O detaylar... Nasıl tanıştıklarında henüz on yedi yaşında olduğundan, nasıl dönemin en meşhur yıldızlarından Bill Cosby tarafından alkolle, ilaçla kendinden geçirilip kullanıldığından, nasıl annesine bile anlatamadığından bahsediyor. İşte bu iddialarla ortaya çıkan Barbara Bowman, yine bir başka kadının 2006'da açtığı birebir aynı konulu davayı desteklemek üzere uçağa atlayıp mahkemeye gitmiş. Ancak vardığında Bill Cosby'nin temsilcilerinin davayı çoktan bir şekilde kapattırdığını görmüş.
*Barbara Bowman'ın anlattıklarının tamamını Daily Mail'den okuyabilirsiniz.
Marlon Brando öldüğünde çıkan haberleri hatırlarsınız. İşte öfke kontrolü problemi yaşayan, evlilikleri ve özel hayatı beş para etmeyen türden bir pislik tanımlaması yapılıyordu. 29 yaşındayken 15 yaşındaki Jackie Collins'le ilişki yaşadığını kadın kendisi anlattı. 2007 yılında Last Tango In Paris/Paris'te Son Tango filminde Maria Schneider'la ısrarla şiddetli seks sahnesi çekmek istemesi de var. Üçüncü karısından olan ve sonra intihar eden çocuğu Cheyenne'in (karısının anlattıklarına göre) günlüğüne babasının ona masaj yaparken "sanki aşk yapıyormuş gibi davranmalarını istemesini" yazması da var. Yeter mi, başka bir ünlüye geçelim mi? Woody Allen'ın üvey kızı Dylan Farrow'a senelerce cinsel tacizde bulunduğu haberi vardı. Kadının bizzat yazdığı bir mektup söz konusu.
Düşünüyorum da son on senedir sevdiğim tek ünlü olan Bob'ın, Cosby'ninki gibi bir haberi çıksaydı herhalde yaşadığım öfke ve hayal kırıklığından kusardım. Bir daha Casino'yu aynı gözle izler miydim? Sanmıyorum. Yine de şöyle bir araştırdığımda 1998'de ünlülere çocuk yaşta sayılacak fahişeleri/kandırarak fahişe yaptıklarını pazarlayan Jean-Pierre Bourgeois'nın defterinde adının geçtiğini görüyorum. Söylenenlere göre birkaç kişiyle "görüşmüş". Aralarında İngiliz porno yıldızı Charmaine Sinclair de varmış. Ancak De Niro, kıza para vermediğini belirtmiş falan filan...
Tüm dünyada ünlülerin yediği haltlar hasır altı ediliyor, biz ancak edilemeyenleri okuyoruz.
Bu yazının konusu olan haberleri okurken yapılan yorumlardan biri dikkat çekiciydi ve Türkçe tercümesi şöyle oluyor: "The Cosby Show'da bir arkadaşım Bill Cosby'nin çocuğunun arkadaşını canlandırıyordu ve bana sette ona nasıl yanaştığını, ne kadar ürkütücü olduğunu anlatmıştı. Görünüşte bakılırsa da konuk oyuncu olan genç kızların peşine düşeceği çok iyi biliniyordu..."
Aslında insan inanmak istemiyor, değil mi? İnanmayı reddediyor. Olayın özü bu. Sen yine de kimi sevdiğine, kime hayran olduğuna dikkat et sevgili izleyici.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder