Farklı olanın kaçınılmaz sonu.
Asunder, karanlık, kasvetli ve sert bir roman. Şimdiden belirtmem gerekirse, serinin ilk kitabı Incarnate/Ruhsuz ile kıyaslarsak, karakter gelişiminden tutun, yoğun işlenen fantastik öğelere kadar daha komplike, daha heyecan verici ve daha sürükleyici bir kitap.
Karakter gelişimi demişken, serinin ana karakteri Ana'nın başına gelenlerden bahsetmeden olmaz. Aslında, yaşadıklarını anlayabilmek için ise sadece bu dünyada yaşıyor olmak yeterli. Bilinmeyeni, keşfedilmemiş olanı simgeleyen, kendi yaşadığı evrende yeni ve farklı olduğu için taşlanan, hakarete uğrayan ve otorite tarafından ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören Ana'nın yaşadıkları, şöyle bir düşünürsek her gün tanık olduğumuz gerçekliğin bir parçası.
Bugüne kadar ayrımcılığın bin bir çeşidini görmedik mi? Çağlar boyu din, dil, ırk nedeniyle yapılan savaşlardan tutun da cinsel tercihleri farklı olduğu için katledilen insanlara kadar... Ayrımcılığın bir kolu olan ırkçılığı ABD'de yok etmeye siyahi bir başbakan da yetmez tabii. Deniz aşırı gitmeye de gerek yok, ülkemizdeki nefret cinayetleri de farklı olanı yok etmeye yönelik değil mi? Halbuki ülkelerinin adını dünya tarihine yazdıran muhteşem beyinler, o farklı insanların arasından çıkmıyor mu? Sıradışı kadınlar ve erkekler, bilim insanları, mucitler, sanatçılar...
Önemsiz olduğumuzu söyleyerek başınızdan savmadan önce değerli olduğumuzu kanıtlamamız için bize bir şans tanıyın.
İşte Ana da o farklı kesimden. Çünkü Kalp'te herkes yeniden, yeniden doğup binlerce yıl ruhunu korurken, mucizevi bir şekilde dünyaya geliveriyor ve bu nedenle toplumun korktuğu ve korktuğu için de nefret ettiği istenmeyen kişi ilan ediliyor. Ana, bir bilim kurgu/fantastik roman karakteri de olsa dünyamızdaki kardeşlerinden farklı değil.
Kendimi kasırga gibi hissettim, tüm düşüncelerim ve duygularımla. Ya da belki kasırga olan onlardı ve ben sadece bir kelebek ya da mavi bir güldüm.
Anlayacağınız Asunder, en klasik tabirle söyleyecek bir sözü olan bir zihnin ürünü. Alt metni zengin romanı farklı bakış açılarıyla tekrar okumak, yorumlamak mümkün. Bu da modern zamanlarda "easy read" olarak etiketlediğimiz kitaplarda pek nadir bulunan bir özellik ve kesinlikle kitabın en büyük artısı.
Şimdi yazarın diline, genç yetişkin kitaplarında niyeyse pek sık rastlayamadığımız söz sanatlarıyla süslü metnine değinelim. Kitapta birçok yerde karşımıza metaforlar çıkıyor ki tüm kitap boyunca karşılaştığımız mavi gül de başlı başına bir metafor. Ana'yı, yeni ve farklı olanı, belirli bir kesmin istekleri doğrultusunda değişmeyeni, belki bu nedenle dışlanılanı ve genellikle sevilmeyeni temsil ediyor. Buna ek olarak, bazen bir karakterin "sesi keskin bir jilet," olabiliyor, kar "sert, beyaz bir mont" olarak betimleniyor ve kırılan bir kalp "taşın üzerinde cam" olarak resmediliyor. Tüm bunlar, kitaba ayrı bir lezzet katıyor.
Cesaretim ipek gibi incecikti ama üzerime kalkan gibi sardım ve kendimi üst kata çıkmaya zorladım, haysiyetimden geri kalanları peşimden sürükledim.
İşte tüm bunlar ve daha fazlası nedeniyle okurken aklınıza yüzlerce fikir getirecek, düşündürecek ve sorgulatacak bir kitap olan Asunder, 2013'ün en iyi genç yetişkin romanlarından biri olduğunu ortaya koyuyor. Hava perileri ve tüyler ürpertici anti-sessizlikle kaplı tapınakta geçen tüm o gizemli olaylar da cabası.
Puan: 5
Puan: 5
yorumun ve bu güzel alıntılar için teşekkürler :) alıntılardan anladığım kadarıyla yazar eserini betimlemeler kullanarak bir şiir kitabı kadar akıcı bir üslupla yazmış :)
YanıtlaSil