19 Nisan 2014 Cumartesi

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #5: Brothers: A Tale of Two Sons

Hiçbir oyun kardeşliğin önemini, aile olmanın ne demek olduğunu bize böyle güzel anlatmamıştı.



Babalarını yaşatabilmek için yola çıkan küçük, öksüz bir çocuk ve çok sevdiği ağabeyinin ortaya koydukları cesaret, daha ilk başta vuruyor insanı. Bu zorunlu macerada yol uzadıkça dayanışmanın, kardeşliğin resmi çiziliyor. Birlikte saldırgan yaratıklardan, dünyanın kötülüklerinden kaçıyor, el ele verip o gizemli haritadaki ağacı bulmaya çalışıyorlar. Bir şekilde başarmaları gerekiyor, çünkü ancak bu şekilde bir parçalarını daha kaybetmeyecekler. Yolda karşılaştıkları herkes kötü değil neyse ki! Yardımlaşmaktan mutluluk duyan devler ve imdatlarına yetişen harikulade bir griffin de var.




Brothers: A Tale of Two Sons, hangi açıdan bakarsanız bakın, tam bir başyapıt. Kendilerine özgü, bize yabancı konuşmalarıyla belki bu iki kardeşin ne dediğini anlamıyoruz ama hissediyoruz. Oyunun başarısının bir kısmı da bu ya: Hissettirebilmek. 

Sıradışı oynanış biçimi (sadece 1er aksiyon tuşu ve 1er stick ile kardeşleri kontrol ediyoruz) ve klasik adventure oyunu ruhuyla yoğurulmuş muhteşem hikayesi, oyuncuya unutmayacağı bir anı kazandırıyor. Bir pazar günü birkaç saat içinde oynadığım oyun, en sevdiklerimden birine dönüştü. Bir açıdan "büyüme/olgunlaşma öyküsü" olarak da ele alınabilecek bu serüveni, mutlaka siz de deneyimlemelisiniz. Bazı yerlerde "Neden? Neden? Neden?" diye haykırabilirsiniz gerçi. Çünkü ölümle ama yine de umutla iç içe geçen öykü, hiç de kolay sindirilebilecek türden değil.

Yönetmen Josef Fares'in eşliğinde bu fevkalade oyunu yaratan İsveçli Starbreeze Studios'a minettarım.

*Oyunun resmi sitesi burada

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...