1 Aralık 2014 Pazartesi

Sivas

Uzun zamandır sinemanın yolunu tutmuyordum çünkü izleyecek film bulmakta zorlanıyordum. Evde oturup siyah beyaz filmleri izlemeyi tercih ediyorum genellikle... Olmazsa, ülkemize uğramayan ya da sadece birkaç kopyayla uğramış gibi yapan bağımsız filmleri izliyorum. Ancak Altyazı'nın son sayısında rastladığım Sivas, beni tekrar sinemaya çekmeyi başardı.

Neyi mi anlatıyor? Karşılık beklemeden duyulan sevgiyi anlatıyor en çok. Burada öyle toz pembe değil her şey, aksine sert ve acımasız. İnsanların hırsını, rekabetçi ve çıkarcı yanını da ortaya koyuyor film.

Büyüme çağındaki Aslan'ın da tıpkı diğer çocuklar gibi en çok etrafındaki büyüklerin etkisinde kaldığını gösteriyor. İyi ya da kötü, birilerini örnek alıyor, küfür ediyor, sigara içiyor ve bir şekilde herkes gibi büyüyor. 


Düşünen insanlar için filmin neredeyse her karesinde ayrı bir anlam var.

"İşe yaramaz artık," dedikleri hayvanları ölüme terk eden insanlar var etrafta. Çünkü bir kullanım değeri kalmıyor gözlerinde. Hayvan da olsa insan da olsa birilerine hizmet ederek değerini belli etmeli ve yaşamayı dahi hak etmeli.

"Köpekse, dövüşecek tabii," deniliyor, dövüşüp sahibine maddi ve manevi getirisi olacak ki varlığını sürdürmeyi hak etsin.

İşte öyle bir film. Birçok farklı açıdan okuması yapılabilecek muhteşem bir film. İzlemeyenler için üzülüyor insan.

Evet, ülkemizde de bir şeyler yapılıyor diyorsun... Ancak sonra aklına bilim insanlarını olduğu gibi sanat emekçilerini de göç ettiren zihniyet geliyor. Senin asıl sanatçın Almanya'da, İtalya'da yaşıyor. Ülkende barındırmıyorsun ama başarılı olduklarında övünmeyi biliyorsun. İşin bir de bu yönü var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...