2 Temmuz 2015 Perşembe

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #19: Hatoful Boyfriend

*Güncelleme: Artık YouTube kanalımda Okosan ve Sakuya'nın hikayesini izleyebilirsiniz.

Kuş olmadığım halde neden bu okulu seçtiğim sık sık soruluyor. Uzun hikaye.





Oyunun açılışında ilk karşılaştığımız karakter (yani kuş) arkadaşımız Ryouka. İlk dönem resmen başladığında ise derslerde niyeyse sürekli uykuya dalan sınıf öğretmenimizle ve hemen sonrasında okula yeni gelen transfer öğrencisi Fransız asıllı asilzade Sakuya Le Bel Shirogane ile tanışıyoruz. Gerçi havalı ve burnu büyük Sakuya, "avam kamarasıyla konuşmaya hiç niyetli değil".



St. PigeoNation’s Institute, merak edip tanımak isteyeceğiniz, kendine has özellikleri olan bir sürü kuşla dolu! Ağzı laf yapan ladies man tarzında bir kuş ile sürekli kendinden üçüncü şahıs olarak bahseden ve puding peşinde koşarken ortalığı ayağa kaldıran Okosan gibi çılgın bir kuş da aralarında. 

Hatoful Boyfriend'i oynadığım ilk seferde asilzade Sakuya'yı seçtim ve onunla ilgili hikayeyi açtırdım. Kusursuz cümleleri ve neredeyse her zaman öfkeyle verdiği tepkileri müthişti! Herkes tatilde eğlendiğinden bahsederken, eğlencenin ne olduğunu sorması bile... Yetmiş dakika sonra tam onu gerçekten tanıdığımı düşünmeye başlarken oyun bittiğinde ise şaşırdım! Jenerik ekranını gördüğümde aklımdan şunlar geçti:

Nasıl yani?
Hepsi bu mu?
Daha tokalaşmadılar bile.





Oyunun bu kadar kısa sürmesi beni sahiden şaşırtmıştı. Sakuya'yla birlikte çok gülmüş ve çok eğlenmiştim ama açıkçası daha fazlasını bekliyordum. Bu nedenle hemen oyuna yeniden başladım. Bu ikinci denememde seçtiğim kuş ise sürekli kütüphanede karşılaştığım şu yeşil saçlı, sessiz, çekingen çocuktu... Nageki. Ve ben buna hazır değildim... Ertesi gün oyunu açtığımda ise arkadaşım Ryouka'ya bir şans verdim. Onun hikayesi de Nageki'ninki gibi ruha dokunan türdendi. Sonunda aslında tüm kuşları yakından tanımak istediğime karar verdim.

Hatoful Boyfriend'in sadece kahkaha atmamı istediğini düşünmüştüm. Meğer çok daha fazlasıymış. İlk başlarda oyuncuyu çeken absürtlüğü, daha sonra yerini usulca kalbe hitap eden hikayelere bırakıyor. Bir şans tanıyıp başlayınca bu oyunu sevmemek elde değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...