28 Eylül 2015 Pazartesi

İnceleme: LOL



Kody Keplinger, bizi bir kez daha Hamilton Lisesi'nin koridorlarına götürüyor ve bu kez beş parasız, sivri dilli ve talihsiz Sonny ile tanıştırıyor. The DUFF/SAP'tan tanıdığımız Wesley Rush'ın kız kardeşi Amy'nin en yakın arkadaşı olarak karşımıza çıkan genç kız, başı ne zaman sıkışsa çareyi yalan söylemekte buluyor. Yalanlar art arda sıralanıp hayatlar alt üst olurken etkilemeye çalıştığı Ryder ile biricik dostu Amy de nasibini alıyor.

Açıkça söylemek gerekirse, kitabın ilk sayfaları gerçekten eğlenceliydi ve defalarca yüzüme bir gülücük kondurmayı başardı. Sonny'nin Gert ismini taktığı eski station wagonında mahsur kalması, hiç kimsenin sevmediği "yeni çocuğa" vurulması ve mecburen Rush malikanesinde kalması ortaya garip ve merak uyandıran bir plot çıkartıyordu. Ancak eski Hollywood gençlik filmlerine bir aşk mektubu niteliğindeki kitabın ikinci yarısı kanaatimi bir nebze değiştirdi.


Kimseye asla kötü davranamayan Amy fazlasıyla saf, akla gelebilecek her türlü yalanı soğuk kanlılıkla söyleyebilen Sonny fazlasıyla hınzır, politikacı babasından gelen servetle D.C.'de paşalar gibi yaşarken bir anda kendini küçük bir kasabada bulan ve her şeye burun kıvıran Ryder ise fazlasıyla iticiydi. Ancak üçünü birden bir romantik komedi filmine atsanız, iş görürdü. Kağıt üzerinde de komik anlar yaşanmadı değil.

Devam kitabı olmamasına rağmen The DUFF/SAP'ın devamını da bir parça aktararak hayranlara bir güzellik yapan kitapta Wesley ve Bianca'yla da bir kez daha görüşüyor ve tatlı çatışmalarına tanık oluyoruz. Diğer yandan bir değişiklik olarak, onların öyküsünde olumsuz etkisini Wesley'nin yaşam tarzında gördüğümüz Rush ailesinin, evlerinde ağırladıkları Sonny'nin hayatında büyük bir boşluğu doldurduğuna tanık oluyoruz.

Esprili bir dille ve okuru yormadan aktarılmak istenilen öykü genellikle amacı doğrultusunda ilerlese de sonlara doğru Sonny'nin üst üste binen problemleri kitabın temposunu epey düşürüyor ve aslına bakılırsa atmosferi de tamamen değiştiriyor. O ilk başlardaki neşeli ton yok olduktan sonra son bir çabayla her şey tatlıya bağlanıyor ancak akla illa ki romantik komedi filmlerindeki klişeler geliyor. Her ne kadar bir bölümde Ryder, "o sadece filmlerde olur," dese de. Bu nedenle her halükarda büyük beklentilerle başlanmaması gereken bu romana, özellikle The DUFF/SAP'ı okuyup çok beğenenler göz atmalı derim.

Puan: 3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...