4 Şubat 2014 Salı

Kitaptan Alıntılar: "Derin Sularla Şeytan Arasında"

10 Şubat'ta ülkemizde yayımlanacak Between the Devil and the Deep Blue Sea/Derin Sularla Şeytan Arasında, şimdiden bizim için önemli bir kitap. Bir süredir bunu konuşuyoruz, her gelen haber gündemimizde. Dahası, yayınevi, kitabın Türkçe adı konusunda okurlarının fikrine güvenmişti. İşte birçok nedenle gözümüzde özel bir yeri olan bu kitaptan birkaç alıntı* okumaya ne dersin? Aralarında daha önce hiç okumadığın cümleleri de bulacaksın.

*Alıntıları blogum aracılığıyla tüm okurlarla paylaşan yayınevi editörüne teşekkür ederim.

**Kitabın Türkçe edisyonunu Goodreads'e ekledim, siz de TBR listelerinize eklemek isterseniz tıklayın.





“Arka bahçede ürpererek durdum. İçimde kötü bir his vardı. Sanki fırtına yaklaşıyordu, kokusunu havada duyumsayabiliyordum. Ama gökyüzü apaçıktı. Yine de bir şey tüylerimi diken diken ediyordu. Bir şey, bende izlendiğim hissini uyandırıyordu.”

*****

“Beynim parçalanmış; düşüncelerim her yere kan revan içinde saçılmış olduğundan söylediklerini dinleyemiyordum. Neely’nin de bunu fark ettiğini, benden gelen o üzücü ve hastalıklı duyguyu fark ettiğini biliyordum. Ama umurumda değildi. River’dan nefret ediyordum. Ondan nefret ediyordum.”

*****

“Ay, bir bulutun arkasında kaybolduğunda her şey karanlığa gömüldü. Artık mezarı göremiyordum. Hiçbir şey göremiyordum, River’ı bile. Her yerde gölgeler vardı. Ama River’ın yanımda olduğunu hissedebiliyordum. Nefes alış verişini duyuyordum. Sıcaklığını hissediyordum…”

*****

“Arada bir de onu, Şeytan’ı ensemde hissediyordum. Böyle anlarda birden arkama dönüyor ve ellerinde iki sivri kazık tutan ve sessizce yürüyen bir çocuktan başka bir şey bulamıyordum.“

*****

“Dönüp masada duran iri kasap bıçağına baktım. Bıçağı elime almayı, onu River’ın kaburgalarının arasındaki boşluğa sokarken elimde hissetmenin nasıl bir şey olacağını düşündüm. Bir an bu düşünce ile oyalanıp bir süre için de olsa içimdeki öfkenin kontrolü ele geçirmesine müsaade ettim.”

*****

“Elimi enseme götürmüştüm. Geçen gece mutfakta yaşadığım, o aynı karıncalanma hissini yaşıyordum. Birinin beni izlediği hissine kapıldığım geceki gibiydi. Arkama döndüm. Kimse yoktu.”

*****

“Gökyüzündeki bulutlar yavaşça dağılıyor. Süzülen ay ışığı, üç erkek çocuğunun hareketsiz silüetini aydınlatıyor belli belirsiz. Işık yüzlerine vurduğunda, bana dikilmiş, donuk bakışlarını görüyorum. Yüzleri bir ölününki kadar beyaz, bakışları karanlık, içim eziliyor, titriyorum.  Öyle duruyorlar ki karşımda, çocuk değiller, hiç olmamışlar sanki.”  

*****

“Bir eliyle tişörtümü, diğeriyle saçlarımı tutarak beni misafir evine sürükledi. İncecik, sert parmaklarını kafa derime geçirmiş, kanımı akıtana dek sıkmıştı. Kanın kafa derimden süzülerek boynumdan aşağı sıcak ve ıslak bir şekilde akışını ve bir şeylerin başlamak üzere olduğunu hissetmiştim.”   

*****

“Benden, kendine rağmen, hoşlandığını biliyorum.” River gülümsediğinde, bir parçam bu gülümsemeyle birlikte ağızdaki bir çikolata parçası ya da güneşin altındaki buz küpü gibi erimişti. Ama diğer parçam, elimde bir tuğla olsa da onun o çarpık gülüşünün ortasına indirsem diye düşünüyordu. Kanı, tıpkı Daniel’ınki gibi akıp tişörtünü kaplayana dek ona vurmayı istiyordum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...