7 Haziran 2014 Cumartesi

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #8: Ezio ve Sofia

*Assassin's Creed: Revelations'ı oynamadıysan spoiler içerir. 


Yabancı topraklarda karşılaşan iki İtalyan. Kelimelere dökülmeyen ve zamanla gelişen bir aşk. Ezio Auditore da Firenze ve Sofia Sartor, oyun dünyasında görebileceğimiz nadir çiftlerdendi.



Ezio'nun sorularına yanıt bulmak için geldiği Konstantinopolis'de hedefine ulaşana dek kitapçı Sofia'dan çeşitli bilgiler edinmesi gerekiyordu. Böylece her görüşmelerinde birbirlerine daha da yakınlaştılar. Sofia, bir gün kendi portresini gösterip, "Nasıl da benziyor, değil mi?" diye sorduğunda "Orijinalini tercih ederim," diyerek gönderilen o çarpık gülücükten sonra bu kızıl saçlı hatunun suikastçının kalbini fethetmeye başladığını anlamıştık. Oyunda asla birbirlerine açıkça hislerini söylemediler ama aslında söylemelerine de gerek yoktu. Ezio, zaten sadece kız kardeşine yazdığı mektuplarda hislerinden açıkça bahsedebiliyordu. Bir keresinde görevinin zorluğuna değinirken, "Her geçen dakika şansımın azaldığını biliyorum ama yine de bazı günler sırf onunla fazladan bir saat geçirmek, onu heyecanlandıran şeylerden -kitaplarından, şehrinden, anılarından- bahsederken sesini duymak ve yüzünün neşeyle parladığını görmek için oyalanmadan edemiyorum," demişti. 

Sofia, bir gün bilgi karşılığında beyaz laleler istediğinde Ezio ile çiçekleri bulup surların altında buluşmaya gittik. Yüzeysel yaklaşıldığında konuşmalarının romantizmle bir ilgisi yoktu ama onlar romantik olmayı başardılar. = ) Aralarındaki kimyasal uyum harikuladeydi.


**Sahne:
Ezio, Sofia'nın yanına gelir. Sofia, piknik için hazırlık yapmıştır.


Ezio: Bu da nedir?
Sofia: Bir hediye. Otur.

(Ezio, Sofia'ya laleleri verir ve yanına oturur.)

Sofia: Che belli, grazie. (Çok güzeller, teşekkürler.)
Maceranda ufak bir rol oynamama müsaade ettiğin için sana teşekkür etmek istedim.
Ezio: Bu macerada ufak bir rol yeterli, güven bana. 
Sofia: Gizemlerle dolusun, Ezio Auditore.
Ezio: Mi dispiace. (Özür dilerim.) Amacım o değildi.
Sofia: Sorun değil. È affascinante. (Gayet çekici.)
Ezio: Sembra squisito. (Leziz görünüyor.)
Sofia: Öyle mi, teşekkür ederim.
Ezio: Son şifrede şansın yaver gitti mi?
Sofia: Ah, şifre. Sì. (Evet.) Saatler önce çözdüm. Yakında elinde olur.


Senaryo gereği başlarından bir sürü olay geçti. (Bu noktada Ubisoft'un işleri biraz abarttığına da şüphe yoktu.) Söz konusu hayatı olduğunda bile Sophia, bu gizemli adama güvenmekten vazgeçmiyordu. Oyunun sonunda efsanevi Altair'in kütüphanesinin önünde durduklarında Ezio'ya, "Oradan sağ çıksan iyi olur," demişti. Biz de öyle olmasını diledik. 



Assassin's Creed: Revelations'ı bitirdikten sonra Assassin's Creed: Embers'ı izleyerek Ezio'nun hayattaki son günlerine ve son sözlerine de şahit oldum. Hayatını masum halkı kötülerden ve kötü olan her şeyden korumaya adayan Ezio'nun özgürlüğe, zamana ve sevgiye dair yazdığı o müthiş mektupla noktalandı her şey.


**Oyundaki "A Little Errand" görevinin sonundaki sahne.
***Ezio'nun son mektubunda yazdıkları burada

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...