14 Eylül 2012 Cuma

İnceleme: A Need So Beautiful

2012 yılında ciltsiz baskısıyla okurlara sunulan A Need So Beautiful, insanlara yardım etme "ihtiyacı" duyan ve buna rağmen unutulmaya mahkum olan bir genç kızın öyküsü.




Hepimiz hatırlanmak istiyoruz. Charlotte'ın kaderi ise unutulmak.

*Orta dereceli spoiler alarmı.

Orijinal metni 267 sayfa olan kitap, koruyucu anne gözetiminde yaşayan Charlotte'ın Forgotten (Unutulan) adı verilen ruhani bir varlığa dönüşme sürecini anlatıyor. Adından da anlaşılacağı üzere, genç kız zamanla tanıdığı, sevdiği ve yardım ettiği tüm insanların hafızasından, sanki hiç varolmamışcasına silinecek. Korkunç, değil mi?

Elbette kimse böyle bir kaderi kabullenmek istemez. Durumu daha vahim kılan, Charlotte'ın doğuştan gelen "yeteneği" ya da bazılarımız için "laneti" diyebiliriz. Çünkü genç kız, hiç beklemediği bir anda, söz gelimi aşık olduğu Harlin ile vakit geçirirken ya da tek dostu Sarah ile sohbet ederken kriz geçiriyor, bu krizin eşliğinde vücudunun kontrolünü kaybediyor ve iç güdüsel olarak o anda yardım etmesi gereken insanın peşine düşüyor. Bu karşı konulmaz istek, Charlotte'ın kendi tabiriyle "Need" (İhtiyaç) onu olur olmaz anlarda yakalıyor ve hayatını tehlikeye sokacak durumlara sürüklüyor. Öyle ki trafik kazası geçirmesine bile sebep oluyor. Bu krizi durdurmanın tek yolu ise o anda kendisine atanan görevi başarıyla yerine getirmesi, yani yardım etmesi gereken insana gerçekten faydasının dokunması. Akabinde derin bir huzur duyuyor ve günlük hayatına devam edebiliyor.

Charlotte'ınki saklanması kolay bir sır değil. İstediği anlarda kanatlarını açabilen bir melek ya da geceleri avlanan bir vampir değil. Herkesin ortasında nefes alamayacak duruma gelip, tüm vücudu sarsılan genç kız "astım hastası" olduğu yalanını söyleyerek, herkesi kandırmaya çalışıyor. Biricik aşkı Harlin'i bile.

Kitabın ilerleyen sayfalarında, Charlotte'ın vücudunun nasıl değişim geçirdiğine şahit oluyoruz. Önceleri omzunun tek bir noktasında acı hissediyor, zamanla o nokta morarıyor ve nihayet derisi dökülerek, yerine kitabın kapağında da görebileceğiniz şekilde bir tutam altın parıltısı yerleşiyor. Aile dostu olan ve çocukluğundan beri gittiği doktor Monroe'nun kliğinde yarı zamanlı çalışan Charlotte, doktora sırrını açıklamak zorunda kalıyor. Beklentisinin aksine, doktor kendisine yardım ediyor ve onun da aslında Seer ("Gören" diyebiliriz) türünde, Forgotten'lara yardım eden bir tür varlık olduğunu öğreniyoruz. Buradaki "yardım", Forgotten'ların tamamıyla unutulmasına yol açacağını bildiğimiz, fiziksel anlamda altın parıltısına dönüşerek, dünyadan yok olma süreçlerinde "rehberlik" rolü üstlenmekten ibaret. Charlotte'ın ısrarlarına karşılık, Monroe'nun süreci durduramayacağını öğreniyoruz. Geriye tek bir seçenek kalıyor, Shadows (Gölgeler) adı verilen, şeytani güç birliğine katılmak. Ama buna değer mi?



Gözleriyle buluşmak için bakışlarımı çeviriyorum.'Charlotte hiç varolmadı.' diyorum. 'Hiç kimse beni bir daha hatırlamayacak.' Ve kulaklarımla işittiğim bu cümle, hayatımda duyduğum en korkunç şey. Çünkü ben asla varolmadım. 'Ben' diye birşey yok.


Kitabın sonlarına doğru, Charlotte'ın acısına ister istemez ortak oluyoruz. Yıllardır beraber yaşadığı koruyucu annesi Mercy bile onu unutuyor. Charlotte yaşadığı evin kapısında belirdiğinde, sanki yetimhaneden gönderilmiş yeni bir çocukmuş gibi kızı bağrına basıp, evine alıyor. Charlotte'ın annesi bildiği ve çok sevdiği bu kadının hafızasından silinmesi ve genç kızın odasına gidip, "İşte tekrar kimsesiz kaldım." diyerek ağlaması yürek burkuyor.

Kitabın, şu ana kadar okuduğum hiçbir genç yetişkin romanına benzemediğini ve son sayfaya kadar çeşitli duygular eşliğinde beni sürüklediğini belirtmeme gerek yok. Suzanne Young, gençlere hafızalarda yer edecek ve kolayca unutulmayacak bir kitap armağan etmiş.

Puan: 5

6 yorum:

  1. Senden tam puan alan nadir kitaplardan. Yayın hakları alınsa da biz de okusak! :) Kapak ve konu çok hoşuma gitti açıkçası.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel ve merak uyandırıcı bir yorum. Acaba bizde çevireleceklerde mi? Kapakta çok güzel. Hem içeriğe uymuş gibi hem de bir çok dönem kitabında kızıl saçlı çilli güzellere çok güzel uyabilecek bir kapak.

    YanıtlaSil
  3. Kitap anlattigina gore cok guzel gorunuyor, hele senin anlatiminindan sonra ingilizce alip okuyacagim neredeyse :D seri degil kitap degil mi, tek kitap? Yayin haklari soyle guzel bir yayin evi tarafindan alinsa da okusak, eline saglik vampirella cok guzel bir anlatim olmus :D

    YanıtlaSil
  4. Kesinlikle! Vampirelladan tam puan almak çok zordur. =)

    Yorumun için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Umuyorum ki çevrilecek. =) Kapağı da gerçekten çok güzel. Parıldıyor resmen.

    Yorumun için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. Seri. İkinci kitabı "A Want So Wicked" ismiyle yayınlanmıştı.

    Yorumun için teşekkürler. =)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...