17 Ekim 2012 Çarşamba

İnceleme: The Body Finder

Eşinin verdiği "müthiş fikir" doğrultusunda ilk kitabını kaleme alan Kimberly Derting, belki de amatörlüğün etkisiyle, kendi potansiyelini kurutan bir roman yaratmış.




16 yaşındaki Violet Ambrose, çocukluğundan beri ölülerin yarattığı "ekoyu" hissedebilmektedir. Bu garip ekolar, kızın tüm duyularına hitap ediyor ve bazen uykusundan uyandırabilecek, iz peşine düşürebilecek derecede güçlü olabiliyorlar. Bu doğaüstü güçü keşfettikten sonra, genç kızın kasabasında garip olayların yaşandığını ve seri cinayetlerin işlendiğini öğreniyoruz. Son derece travmatik, değil mi? Karakterin bu yeteneğine/lanetine odaklanmasını bekliyoruz, doğal olarak. Fakat hayır! Onun tek düşündüğü en yakın arkadaşı Jay ve peşinden koşan kızlar sürüsü! Jay'e içten içe aşk besleyen genç kız, bu hisleri nedeniyle kendisine kızıyor ama Jay'e psikolojik şiddet uygulamaktan da geri durmuyor.



Yazarın The Pledge/Yemin'ini ne kadar sevdiğimi bilirsiniz. İşte bu olumlu düşünceler ışığında The Body Finder'a yaklaştığımı tahmin edebilirsiniz. Fakat hangi duygularla yaklaşırsanız yaklaşın, bu kitap, okuyucuyu yoran yavaşlığı ve kendini tekrar eden diyaloglarıyla öylesine şişirilmiş ki bir süre sonra "Hadi artık ne olacaksa olsun!" demekten kendinizi almanız güç. Ortada binbir türlü olay yaşanır, insanlar sapır sapır ölürken, tüm ölümleri hissedebilen Violet'ın sayfalar boyunca Jay'e saydırmasını okumak deneyimlemek isteyeceğim bir şey değildi.

Yazımın başında değindiğim gibi kitabın çıkış noktası merak uyandırıyor. Bu fikir, serinin ilerleyen kitaplarında daha iyi bir şekilde işlenmiş olabilir fakat önemli olan, okuru daha ilk kitapla kendine tutsak edebilmek ve daha fazlasını istetmek! Bu haliyle roman, hayal kırıklığı yaratan bir diğer kitap olarak kişisel tarihimize geçiyor.


Orijinal Adı: The Body Finder
Yazarı: Kimberly Derting
Anahtar Kelimeler: Gençlik, Aşk, Ölüm, Doğaüstü Güçler.
Puan: 1

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...