Kitabın tanıtım yazısında Bonesaw adında psikopat bir seri katil tarafından öldürülen Velveteen Monroe isimli hayalet kızın "öç öyküsünü" aktardığını okumuştuk. Fakat bu ilgi çekici konu, nedense kitabın sadece ufak bir kısmında kendisine yer bulabilmiş. Aslında, kitap Velveteen'in Araf'ta sıkışıp kalmış ruhlarla birlikte geçirdiği zamana odaklanıyor. Bunu henüz kitabın ikinci bölümündeyken anlıyorsunuz. Akabinde, sıkıcı, ortaya yeni bir şey sunmayan, bayıcı diyaloglar eşliğinde sabrınız yok oluyor ve size ballandıra ballandıra anlatılan, sözüm ona öç öyküsünün teğet geçildiğini keşfetmenizle de kitaptan büsbütün soğuyorsunuz.
Velveteen çok uzun, 464 sayfalık bir roman. Ne yazık ki her yazar, anlatacaklarını canlı ve merak uyandırıcı bir şekilde, detaylara boğmadan sunamıyor. Dahası, bu kitap, yazarın amatörce yaptığı hatalardan geçilmiyor. Neyi, nasıl anlatsın, hangi konuya değinsin bir türlü bilememiş ve nedense, editörü de kendisini hiç uyarmamış gibi gözüküyor. Ortaya karman çorman, derinliği olmayan ve her bir satırla çıkış noktasından uzaklaşan bir metin çıkarmış.
Beni şaşırtan bir diğer nokta, yazarın aslında kitap blogger'ı olması. Kitaplarla bu kadar içli dışlı olup da böylesine kötü bir çalışmayı nasıl kendine yedirmiş anlayabilmiş değilim. Dünyadan soyutlanmış, kendi köşesinde kaleme-kağıda dokunan biri izlenimi yaratmıyordu. Yine de kim bilir, eğer yorumları dikkate alıyorsa, aldığı bunca olumsuz eleştirinin akabinde ortaya görece daha iyi bir kitap koyabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder