Belle'in içinde şarkı söyleyip dans edeceği kadar geniş bir kütüphaneniz olsun ya da olmasın, bu konu hepimizi ilgilendiriyor.
Ara sıra yeni çıkan kitaplardan bahsediyorum. İlgiyle takip ettiğinizi bildiğim bu yazılarda kitapların etiket fiyatlarına da değinmeyi ihmal etmiyorum. Hem bu yazılara gelen yorumlarda hem de sosyal medyada 25 liralık bir kitabın "pahalı" sıfatıyla eş değer olduğunu düşündüğünüzü görüyorum. Ülkenin ekonomik durumu göz önüne alınırsa, çok da haklı bir düşünce. Sonra üç beş kitap sever bir araya gelsek, konu yine dönüp dolaşıp bu el yakan fiyatlara geliyor. Ancak artık 25 lira da "ucuz" oldu sevgili okurlar. Çünkü artık devir, 35 liralık genç yetişkin romanı devri. Her ne kadar benim gibi yetişkinler de severek okusa da asıl kitlesi gençlik olan romanlardan bahsediyorum. Adı üstünde.
Örneğin; Fangirl'ün Türkçe baskını ele alalım.
Etiket fiyatı 35 lira.
Twilight serisinin onuncu yıl dönümü için çıkartılan Twilight: Life and Death/Alacakaranlık: Yaşam ve Ölüm'ün Türkçe baskına göz atalım.
Etiket fiyatı yine 35 lira.
Yanlış okumadınız.
ABD eyaletlerinde asgari ücretin saat başına $7.25 ile $11.50 arası olduğunu hesaba katarak, Amazon'un Amerikan gençliğine yeni ciltli kitapları $11 ile $12 arasında sattığını da hesap edelim. (Kiera Cass'in The Crown'u mesela $11.99.) Asla Amerikanlar gibi yaşamayız ama Amerikanlar gibi hatta bazen onlardan da çok ödeme yapabiliriz herhalde?!
Peki bu bir tür "markalaşma" psikolojisi mi?
Paranızın karşılığını aldığınızı düşünüyor musunuz?
Söz gelimi Mango'da satılan bir çantayla Beymen'de satılan Bottega Veneta çantanın arasında fark vardır; aynı kulvarda değildir, çoğu kez ilki ikincisinin taklididir ve sen neyle karşılaşacağını bilirsin. İnsanların marka tercihlerinin birçok farklı sebebi vardır ve en önemlilerinden biri de kalitedir. Biz bunu şimdi kitap dünyasına uyarlayalım. Popüler yayınevleri kendilerini marka olarak görüyorlarsa ya da markalaşma iddiaları varsa, bir okur "markalı" kitap aldığında tam olarak ne almış oluyor? Yüksek kaliteli çeviri? Yüksek kaliteli editörlük hizmeti? Yüksek kaliteli baskı? Gönül rahatlığıyla hepsine "evet" diyeniniz var mı?
Kitapların haklarını satın almak için yayınevleri yarış içinde ve biz artık biliyoruz ki X Yayınevi o kitabı alırsa fiyatı yüksek olacak, Y Yayınevi alırsa düşük. Okurlar kendi aralarında, "İnşallah X Yayınevi bu kitabı almaz," diyorlar.
Peki, tanesi 35 liradan kitap sattıklarında bunun onlara yeterli geleceğini düşünüyor musunuz?
Sırada ne var arkadaşlar?
Gençlerin sosyal medyada defalarca dile getirmesine ve hatta boykot ilan etmelerine rağmen (bkz. #alcüzdanımıyepegasus ve #fiyatlarıdüşürpegasus benim şahit olduklarımdan; siz de eklemelerinizi yapabilirsiniz) ne harekete geçiliyor ne de bir açıklama geliyor. Bugün yeni kitaplarla ilgili sosyal medya tanıtımlarının altına gelen yorumlara bakarsanız, neredeyse herkesin söz konusu kitapların fiyatlarından yakındığını görürsünüz. Neredeyse kimse kitaptan bahsetmiyor bile!
Sonra ülkemizde insanlar neden kitap okumuyor ya da insanlar neden korsan kitap indiriyor/satın alıyor diye düşünüp duruyorlar. Eh, aksi takdirde hiç kitap okuyamayacaklar da ondan. Pardon ama kitap okumayan bir toplumda yaşamak da benim işime gelmez.
O halde elimizde hangi seçenekler var?
Almıyoruz.
"Hayır!" diyoruz.
Bu fiyat politikasını desteklemiyoruz.
Tekrar görüşünceye dek.