14 Eylül 2014 Pazar

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #11: Payday 2


Co-op multiplayer oyunlara hayranım. Bugüne kadar en uzun süre oynadığım ve en çok sevdiğim co-op oyun Left 4 Dead'di. Left 4 Dead 2 pek yerini tutamamıştı. PS3'de Payday 2 oynamaya başladığım anda bu oyunu sevdim.

1995 yapımı Heat/Büyük Hesaplaşma'yı izlediniz mi? İşte size Payday serisinin en büyük ilham kaynağı. Takım elbiseli ve karizmatik gangsterlerimizle soygunculuk oynayıp önümüzde çıkanları deviriyoruz. Bu tür oyunların olmazsa olmazı muhteşem ve ölümcül silah çeşitlerini modifikasyonlarla zenginleştiriyor, level atlayarak dört ana gruptan oluşan (mastermind, enforcer, technician ve ghost) skill tree'leri fethediyoruz.

Aşağıdaki fotoğrafta soldan sağa Hoxton, Dallas, Wolf ve Chains. İşte son günlerde bu adamlarla birlikte yaşıyoruz. 




Gameplay'in ne kadar eğlenceli olduğunu oyun içi videolarında görebilirsiniz. Fakat oyunun havasına asıl etki eden şeyler bambaşka. Oynarken resmen bu ekibe dahil olduğunuzu hissediyorsunuz.

Mesela, aksiyon esnasında yaralanıp yere düştüklerinde, bir şeyle ya da birbirleriyle etkileşime geçtiklerinde karakterlerin söyledikleri laflar harika. Hepsinin belirli bir tarzı var ve eğlendirmeyi başarıyorlar. Bu noktada seslendirme konusunda ekibin ne kadar başarılı olduğuna da değinmek gerek. (Gerçi çok büyük bütçeli bir oyun olmadığı için çoğu karakteri ekipteki arkadaşlarına benzetmiş ve seslendirme görevini de aralarında halletmişler.) Şahsen özellikle Dallas'ın tam bir kötü adama yakışır, sigaradan bozulmuş sesini çok sevdim. Chains'in yere düştüğünde arkadaşlarına seslenirken resmen öldüğünü hissettiren, yarı ağlamaklı ve absürt nidalarını ve bazı görevlerin başlarında/sonlarında söylediği laflarla beni benden alan Vlad'i de unutmamak lazım. = )

İtiraf etmeliyim ki oyunun başında favori adamım eski mafya gediklisi Dallas'tı. Hoxton'a takılan lakapları (Hoxtilicious, Hoxtitron, El Hoxo, Hoxtinator, Hoxtable, The Hox, Hoxtinite ve Hoxifier) duyduktan sonra favori karakterim değişti ve bir süredir onunla oynuyorum. Lanet olsun, aslında seni de seviyorum Ulf! Seni de Chainsey. = )  

Peki ya maskelere ne demeli?

Aralarında neler yok ki? Tabii ki Heat filmindeki ekibin taktığı meşhur hockey mask'ten başlayarak Noel Baba, Cthulhu, Dillinger... Ünlü simalar, dehşete düşüren palyaçolar ve birbirinden garip maskelerin olduğu geniş bir seri bu. Tabii ki oyunun en başında bunlara erişmeniz mümkün olmuyor. Fakat zamanla para kazandıkça ve tamamladığınız her bölüm sonunda oyun sizden bir kart seçmenizi istediğinde şans eseri kazandığınız maskelerle haşır neşir olabiliyorsunuz. Maskeleri kişiselleştirebildiğiniz için de online oyunlarda aynı maskeli bir ekip arkadaşına rastlama oranınız iyice düşüyor. (Örneğin; tek bir hockey mask'i düzinelerce farklı varsiyonlarda kullanabiliyorsunuz.) Ayrıca, oyundaki birçok şeyi olduğu gibi maskeleri de DLC'lerle çeşitlendirmek mümkün. Fakat bu konuda öncelik PC versiyonunda. 

Hep co-op diyorum ama oyunu pekala offline oynamak da mümkün. Ancak oyunun yanınıza atadığı ekipten sizi her an kollanmalarını, soygun esnasında kapıları açmalarını, matkap kurmalarını, çanta taşımalarını ve benzeri son derece faydalı şeyleri yapmalarını beklememelisiniz. Her şeyi siz yaparken onlar da yanınızda dolanıp arkanızı kollamaya çalışıyorlar fakat dediğim gibi daha çok tek başınıza mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz. Böylece de oyun zorlaşıyor. 

Oyunun bahsetmeden geçemeyeceğim muhteşem bir soundtrack albümü de var. Soygunlara birebir uyuyor ve oyuncuyu motive ediyor. Görevlere ara verdiğinizde bile dinlemek isteyebilirsiniz.

Eh, bu kadar pozitif yorumdan sonra eksik bulduğum bir konuya değinmeden yazıyı bitirmek istemiyorum. Oyunda multiplayer oynarken sadece lobiyi açan kişi oyuncuları oyundan atabiliyor ve bir sonraki görevi seçebiliyor. Tamamen onun insafına kalıyor anlayacağınız. Oyuna bağlanan dört kişinin oy birliği ile oyunbozanı oyundan atabilmesi ve bir sonraki görevi de aynı şekilde seçebilmesi çok ama çok faydalı olurdu diye düşünüyorum. 

*Oyun ilginizi çektiyse bu linkte anlattıklarımdan çok daha fazlası mevcut.

**Okuduklarınızı beğendiyseniz Oyun Günlüğü | The Game Diaries yazı dizisine göz atın:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...