İncelemeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İncelemeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Aralık 2013 Çarşamba

İnceleme: Not a Drop to Drink

Pişmanlık, savunacak hiçbir şeyi olmayan insanlar içindi.




Su kaynaklarının hızla tükendiği bir dünyada çocukluğu, başlarını soktukları evi ve önündeki pek kıymetli göleti ele geçirmek isteyenleri ve bir şekilde tehdit oluşturanları avlayarak geçen Lynn, artık usta bir nişancıya dönüşmüştür. Çünkü su ve yiyecek bulabilmek için gece gündüz dolaşan vahşi hayvanlardan daha korkunçtur çaresiz insanlar.

15 Aralık 2013 Pazar

İnceleme: No One Else Can Have You

Küçük kasabada büyük cinayet.




Kathleen Hale'in ilk romanı, tüyler ürpertici bir imgeyle açılıyor. Altı yüz seksen sekiz nüfuslu küçük bir kasabada büyük bir cinayet söz konusu olan. Fakat böylesine ciddi bir açılış yapan kitap, ilk başlarda aralara serpiştirilmiş gibi duran komedi kırıntılarına, ilerleyen sayfalarda kendini tamamen teslim ediyor.

9 Aralık 2013 Pazartesi

İnceleme: Requiem

Gerçekten mutlu son diye bir şey var mı?




Düşük dereceli spoiler alarmı.

Böylesine göz korkutan ve saat misali tıkır tıkır işleyen bir distopya kurduktan sonra serinin son kitabında olayların nasıl bir sonla bağlanacağını, karakterlerin ve en önemlisi bu ruhsuz düzenin akıbetinin ne olacağını merak ederek kitabı okumaya başladım. Daha önce, konunun bir benzerinin işlendiği Matched/Eşleşme serisinin birçok açıdan hayal kırıklığı yaratan son kitabında tecrübe ettiğim okuma deneyimi ve internette bu kitap için yazılıp çizilenler aklımda soru işaretleri oluşturmuyor değildi. Fakat finalde Lauren Oliver, çizgisini bozmadan tüm Delirium serisini okutmayı ve kalemine olan inancımı sarsmayan bir duruşla son noktayı koymayı başardı.
A path and a road for everyone… and for some, a path straight into the ground.

18 Kasım 2013 Pazartesi

İnceleme: Çürük ve Harabe

Yaşayan ölülerin dünyayı istila ettiği belalı İlk Gece'den sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.



*Düşük dereceli spoiler alarmı.
Kendilerini bir anda zombi cehenneminde bulan talihsiz insanlar, birçok kayıp verdikleri ve böylece yaşayan ölüler ordusunu istemeden genişlettikleri son savaşlarında kendilerine güvenli bir bölge oluşturmayı da başarmışlar. Artık Çürük ve Harabe olarak bilinen ölü toprağın sınırında tellerle ve muhafızlarla çevrili ilkel kasabalarında dış dünyayı görmezden gelerek ve kimi zaman olanların faturasını birbirlerine keserek yaşamayı tercih ediyorlar. Kimse zombilerden bahsetmek dahi istemiyor.
Bay Santorini ömrünün yarısını insanların evlerine elektrikli aletler kurarak geçirdi. Ama bu şeytanın işidir. Ve şimdi o, affını şeytanın içkisinde arıyor ve Rabb'in tüm gazabını göstereceği cehennemde uzun bir süre geçireceği gerçeğinden kaçmaya çalışıyor. Eğer onun gibi imansızlar olmasaydı, Yüce Tanrı cehennemin kapılarını açıp insanlığın krallığını alaşağı etmek için lanetlenmişlerin ordularını göndermezdi.

27 Temmuz 2011 Çarşamba

İnceleme: Succubus Blues





Richelle Mead tarafından kaleme alınan Succubus Blues sıradışı bir urban fantasy serisinin ilk kitabı. Mead'in yarattığı doğaüstü varlıklarla çevrili bu evrende, ismini Georgina Kincaid olarak lanse eden bir succubus'ın sıradışı günleri ve geceleri anlatılıyor.

Succubuslar, erkeklerin ruyalarına girip onları baştan çıkartan şeytanın çocukları olarak bilinir. Georgina Kincaid, geceleri bu görevini yerine getirirken gündüzleri normal bir hayat sürmeye çalışan genç ve güzel bir kadın. Gündüzleri bir kitapçıda çalışan Georgina, "normal" bir hayat tarzı olduğuna çalışma arkadaşlarını inandırabilecek kadar da profesyonel bir succubus.

Bu tip doğaüstü varlıkların bahsi açıldığında, en merak edilen konuların başında yetenekleri gelir hiç şüphesiz. Kincaid'in yapabilecekleri arasında, müthiş bir hızla görünüş/şekil değiştirme geliyor. Bu etkileyici 'shapeshifting' yeteneği her ne kadar "gece görevlerinde" pratik ve yararlı olsa da kullanmak tehlikeli olabiliyor; neticede bu değişim Georgina'nın enerjisinin bir kısmını da beraberinde götürüyor. Enerji kazanmak için kurbanlara ihtiyaç duyan karakterimiz, kurbanının bekaret/masumiyet ölçüsüne göre enerji kazanabiliyor. Kitabın başlarında şahit olduğumuz gibi, eğer bakir bir erkeği baştan çıkartırsa yüksek miktarda güç kazanıyor, adeta ışık saçıyor. Birkaç gün süreyle yayabildiği bu ışık sayesinde de tüm erkeklerin dikkatini üzerinde toplayabiliyor. Daha çekici, sempatik ve karşı konulmaz bir hal alıyor. İnsanlar anlam veremese de Georgina'ya doğru adeta sürükleniyorlar.

Tüm bu ana hatlara yazarın kullanmış olduğu renkli tasvirleri ve eğlenceli sözcük seçimlerini de eklerseniz ortaya yer yer güldüren egzantrik maceralarla dolu bir roman çıkıyor.


Orijinal Adı: Succubus Blues (Georgina Kincaid, #1)
Yazar: Richelle Mead
Anahtar Kelimeler: Succubus, Şehvet, Macera, Shapeshifter, Aşk.
Puan: 4

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...