indie games etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
indie games etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2016 Pazartesi

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #29: Her Story

*No spoilers! Spoiler içermiyor.

MURDER.

Oyunu açtığımda karşıma çıkan sanal masaüstündeki arama kutucuğunda yazan tek kelime bu. Search butonuna tıkladığımda hemen altında dört kısa klipten oluşan arama sonucu beliriyor. Videolardan birini açıp izlemeye başladığımda ise birleştirmem gereken yapbozun ilk parçası gözlerimin önünde şekilleniyor.



Her Story, kalıpların dışında bir oyun. Sunum basit ama ünik. Aslında tek yapmam gereken 1994'te yaşanan trajik bir olayın ardından kaydedilen sorgu videolarını izlemek ve düşünmek. Bunun için ekranda beliren gizemli bir kadının ağzından çıkmış olabilecek sözcükleri arama kutucuğuna yazmam gerekiyor. Yazdığım kelimeler gerçekten sorgu sırasında dile getirilmişse, ilgili videoları izleyerek daha fazlasını öğrenmem mümkün oluyor. Sorguya çeken dedektifi görmediğim ve duymadığım için de soruları ve soruluş şeklini hayal gücüme bırakıyorum. Bir yapbozu tamamlar gibi tek tek parçaları birleştirerek neler olduğunu, nasıl olduğunu ve tüm bunlara neyin sebep olduğunu öğrenmeye çalışıyorum. Gerçek bir dedektif gibi.

2 Nisan 2016 Cumartesi

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #28: Transistor

Bilim kurgu temalı action RPG Transistor, istilaya uğrayan Cloudbank şehri ve umutsuz aşıklarıyla sıradışı, büyüleyici ve akılda kalıcı bir deneyim sunuyor.




Bastion'la adını duyuran indie oyun şirketi Supergiant Games, bu oyunda bizi hem sevdiği adamı hem de sesini kaybeden ünlü ses sanatçısı Red'le tanıştırıyor. Red, artık sadece mırıldanabiliyor ve elinde taşıdığı devasa kılıcın içinde sevgilisinin ruhunu taşıyor. "Transistor" denilen bu büyülü nesneye hayat veren Logan Cunningham'ı da bu sırada tebrik etmek gerekiyor. Derinden gelen kadife gibi sesiyle oyunun atmosferine yaptığı katkı kesinlikle yadsınamaz. Öyle ki bu romantik ve hüzünlü sesin Red'e fısıldadığı tatlı saçmalıkları hiç bıkmadan defalarca dinleyebilirsiniz.

"I love you so much, Red. You know that, right? It's true. It's true! It's true..."

22 Mart 2016 Salı

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #27: Stardew Valley

Akıl sağlığını korumak için bazen oyunlara sarılırsın.

Eric “ConcernedApe” Barone'un dört senede tamamladığı bağımlılık yaratıcı Stardew Valley, size bu konuda yardımcı olabilir.

Hiç bir Harvest Moon oyunu oynadınız mı? Cevabınız evet ise, Stardew Valley'yi size bilgisayar oyuncuları için tek kişilik dev bir ekibin yarattığı yeni Harvest Moon oyunu olarak tanıtmakta bir sakınca yok. Sahi, bir insan bu ölçekte bir oyunu (A'dan Z'ye kadar her şeyiyle!) bir başına nasıl üretebilir? Öyle ki otuz saat sonra bile oyunun sunabileceklerinin sadece küçük bir kısmını gördüğümü düşünüyorum. 


Modern dünyanın birçok köşesinde neredeyse yok olan değerleri bize anımsatan bu şirin ütopyada sadece dedemizden miras kalan topraklarda ekip biçmiyoruz. Çiftçilik, arıcılık, balıkçılık ve madencilik gibi uğraşlarla bile eğlenceli anlar yaşasak da bununla sınırlı değiliz. Kasabadaki karakterlerle etkileşime geçiyor, arkadaşlıklar kuruyor, sevgili oluyor ve istersek evlenebiliyoruz. Üstelik LGBTQ oyun severler de unutulmamış. Evet, "same sex marriage" bu oyunda mümkün ve gayet ilgi çekici bekarlar var. Oyundaki tüm karakterlerin ayrı birer hikayesi olduğunu, zaman ve bir parça emekle birlikte karakteristik özellikleri, yaşam tarzları ve geçmişlerine dair birçok şeyi öğrenebileceğinizi de ekleyeyim.

3 Mart 2016 Perşembe

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #26: Ether One

Hisleri anlamak ve empati kurmak, önyargılardan kurtulmak, kalıpların dışında düşünmek, yaratıcı olmak, farklı olmaktan korkmamak, birey olmak... Kişiyi değerli kılan yetilerin edinilmesinde ve geliştirilmesinde sanatın yol gösterici ve yüreklendirici rolü yadsınamaz. Sanatın birçok formunun bir araya gelmesiyle oluşan oyunlar da bizi hissetmeye, düşünmeye, keşfetmeye ve anlamaya sevk edebilir. 

Bir adventure/exploration oyunu olan Ether One, demans olarak bilinen hastalığın, yani bir tıp sözlüğüne göre "zihinsel işlevlerde organik kökenli ağır bozukluk sonucu hafıza karışıklığı, unutkanlık, dikkat gücü ve süresinde azalma, oryantasyon bozukluğu, kişilik değişimi ve depresyon ile belirgin durumun" ne olduğunu ve bununla mücadele eden bir hastanın neler yaşadığını göstermeyi amaçlıyor. Daha da iyisi, bu hastalığın semptomlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan bir ekibin parçası olmamızı sağlıyor. 


Ether One'da sadece sesini duyduğumuz Phyllis isimli bir bilim kadını bizi bir demans hastasının zihnini araştırmaya davet ediyor. Böylece özel bir koltuğa oturuyor ve maceraya atılacağımız Pinwheel isimli bir maden kasabasına ışınlanıyoruz. İlk bakışta neredeyse hiçbir şey yokmuş gibi dursa da yakından bakıldığında yaşamın izi her yerde. Evet, bir zamanlar burada insanlar yaşamış, başlarından kimi yıkıcı kimi mutluluk verici olaylar geçmiş ve giderken değerli anılarını bırakmışlar. Kasabada, rıhtımda, madende dolaşıyoruz. Bulduğumuz gazeteleri, açık bırakılmış kitapları ve notları okuyoruz. Telesekreter mesajlarını dinliyoruz ve mektuplara göz atıyoruz. Fiziksel olarak tamamen yalnız kalsak da ara sıra etkileşime geçtiğimiz nesnelerle Phyllis'in bize tekrar seslenmesini sağlıyoruz. Pinwheel'deki görevimiz büyük önem taşıyor. Anıları kurtarmak elimizde.

2 Aralık 2014 Salı

Oyun Alışverişi: Humble Bundle

Humble Bundle'ı duydunuz mu? 

Oyun alırken çeşitli yardım kuruluşlarına katkıda bulunduğunuz ve "gönlünden ne koparsa" mantığı ile çalışan başarılı bir organizasyon. Ben de geçen ay ilk HB alışverişimi yaptım.

İşte aldığım oyunlar:


30 Ekim 2014 Perşembe

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #13: Papers, Please

Arstotzka'nın Grestin sınırındaki görevin, hiç de uzaktan göründüğü gibi değil.


Aslında kağıt üzerinde tek yapman gereken gerekli evrakları kontrol ederek ülkeye kimlerin gireceğine karar vermek. Pasaport, kimlik kartı, ülkeye giriş izni, giriş bileti... Yetmezse sorgu, yetmezse parmak izi ve dahası. Kurallara uy yeter. Her gün değişse de. Otorite ne derse o. 

18 Ekim 2014 Cumartesi

Oyun ve Teknoloji Alışverişi: Part II

"Oyun ve Teknoloji Alışverişi" yazı dizisi, uzun bir yazıyla tekrar karşınızda.

Ülkemizin berbat ekonomisinde alım gücünün düşük, her şeyin de aşırı derecede pahalı olması gerekiyor. Öyle pahalı olsun ki dünyada rakibimiz olmasın. Bu nedenle, bazı Avrupa ülkelerinde fiyat artışı gözlenen PlayStation Plus üyeliğinde on iki aylık paketin ücreti 99 lirayken birden bire 149,99 liraya çıkartıldı. Gönderdikleri e-postayı alır almaz çılgınlar gibi ilk işim eski fiyatıyla satılan son paketlerden birini kapmak oldu. 

Böylece bu yazının konusu olacak ilk alışverişimi gerçekleştirdim:



  • 12 aylık PS Plus üyelik paketi

12 Ekim 2014 Pazar

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #12: Metrico

Kim derdi ki o sıkıcı toplantılarda gözlerimizi ekrana dikip baktığımız kar/zarar oranları, adına yakışmayan dilimlenmiş pastalar, inişli çıkışlı grafikler bir gün özü korunmuş ama anlamı değiştirilmiş, hiç de sıkıcı olmayan, aksine yaratıcı ve estetik açıdan başarılı bulacağımız bir formda yeniden inşa edilerek önümüze getirilecek?




Metrico, ünik, şık ve zihni zorlayan bir oyun. Zor ama zevkli diye tanımlamak da mümkün. Farkını sadece estetik açıdan değil gameplay açısından da ortaya koyan  bu oyun, platformer türüne genellikle seyirci kalmayı seçen benim gibi oyuncuları bile cezbedebilecek cinsten.

21 Haziran 2014 Cumartesi

Oyun Günlüğü | The Game Diaries #9: E3 2014 Edition



E3 2014, oyun severler için senenin en ilgi çekici fuarlarından biriydi. Özellikle indie oyunların popülerleşmesiyle piyasanın en büyük bütçeli oyunlarının ön plana çıkmak için yarıştığı bu fuarda küçük ve bağımsız stüdyoların yaratıcı eserlerini görmek harikaydı. İşte bu senenin fuarıyla ilgili en sevdiğim şeyler:



Klasik adventure oyunu Grim Fandango'nun HD versiyonu PS4 ve PS Vita için duyuruldu. Tim Shafer'ın küçük bir kız çocuğunun ağzından Sony'ye yazdığı sahte mektubu çok komik ve sevimliydi. (İzleyin.)

No Man's Sky, onca AAA oyunun arasından bu senenin fuarında en çok konuşulan oyunlardan biri olmayı başardı. Hem oyun severlerin hem eleştirmenlerin merakla beklediği indie bilim kurgu, kimilerine göre fuara damgasını vuran isimdi. Oyunda özgürce gezegenleri, gezegenlerde yaşayan hayat formlarını keşfedeceğiz. Sony'nin konferansında oyunun tanıtımını izlerken ben de büyülendim. İlham vericiydi. Bu konferansta tanıtılan en göz alıcı oyunlardan biri de Entwined'dı. Bu muhteşem tasarımlı oyun, asla birlikte olamayan aşıkları anlatıyormuş aslında. = )

30 Nisan 2014 Çarşamba

Alışveriş Notları: Farklı Türler (Part VI)

Üç manga, iki oyun. 

Sanırım, bu yazıya "Manga & Indie Edition" demenin bir sakıncası olmazdı. = )



Seneler önce Death Note anime serisine başlamış ve neredeyse bitirmiştim. Neredeyse diyorum, çünkü hatırlamadığım ve anlam veremediğim bir nedenle sonlarına doğru izlememeye başlamıştım. Çok sevmediğimden değil! Çünkü live action filmlerinden birini bile izlemiştim. Daha sonra manga serisini de okumaya başladım. Aslında Japonya'da okunan herhangi bir manga serisine kıyasla dehşete düşürecek kadar kısa. Ben de seriyi tamamlamak adına bir adım daha attım ve Vol. III ile Vol. IV arşivime katıldı. Diğer manga ise Naruto'nun ilk sayısı. Açıkçası, animesini sevdiğim için mangasına da göz atmak istedim. İşte bu online alışverişimi Gerekli Şeyler'de yaptım. Gayet D&R'dan da alabilirdim ama hem destek olmak hem de ücretsiz kargo olanağından yararlanmak daha güzel. 

13 Nisan 2014 Pazar

Alışveriş Notları: "Goddess of Spring" ve Diğerleri


Bir albüm, bir kitap, bir oyun ve bir kulaklık!

Mart'ın sonunda PS Vita aldıktan sonra yaptığım alışverişleri tahmin edebilirsin. Taşıma çantası, ekran koruyucu filmi, hafıza kartı... Tüm bu ufak tefek teknolojik harcamaların haricinde aldıklarımı bu yazıda aktaracağım sevgili okur.

Biliyorsun ki Placebo'yu çok severim. Son albümleri Loud Like Love çıktığında ve nereden alsam, nasıl alsam diye düşündüğüm sırada henüz Türkiye'ye gelmemişti. Geçen gün iTunes'dan dijital olarak almaya karar verdim. İlk dinleyişte bu albümden en sevdiğim şarkı "A Million Little Pieces" oldu. Bahsetmeye başlarsam, hakkını vermek için eskiden olduğu gibi "music blogger" kimliğime bürünmem gerekir. = )


Gelelim aldığım kitaba! "Hafif" bir şeyler okumak istediğinde eminim ki aklına gelen yazarlar vardır ve önce bu isimlerin kitaplarına yöneliyorsundur. Benim için bu yazarlardan biri P.C. Cast. Goddess Summoning/Tanrıça kitap serisinden daha önce Goddess of the Sea/Deniz Tanrıçası'nı okumuş ve beğenmiştim. Bu serinin ikinci kitabını da arşivime ekledim: Goddess of Spring/Bahar Tanrıçası. Kütük gibi gözükse de büyük ihtimalle bir çırpıda okunacak bir kitaptır. = )

Bildiğin gibi tüm dünyada indie oyunlar altın çağını yaşıyor. Tüm o grafik kalitesi yüksek AAA oyunları bir yana bırakıp bu ilk bakışta basit görünen ama aslında hiç de basit olmayan oyunları oynuyoruz. Yaratıcılıkta sınır tanımayan, bazen tek bir kişiden oluşan küçük oyun şirketleri, karşımızda muhteşem oyunlarla çıkıyorlar. Bu yazıda bahsedeceğim indie, Fez adını taşıyor.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...