edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mayıs 2016 Çarşamba

Alışveriş Notları: 4 Kitap, 1 Albüm, 1 Oyun

Book nerd'ler D&R mağazalarındaki indirimi mutlaka duymuştur. Ben de bu indirimde gördüğüm üç kitabı arşivime kattım. İlk önce İlber Ortaylı'nın Eski Dünya Seyahatnamesi'ni aldım ve okudum. Sonra doldurmam gereken biraz boş vaktim olduğunda Stephen Hawking'in meşhur A Brief History of Time: From the Big Bang to Black Holes/Zamanın Kısa Tarihi isimli kitabını aldım, bir cafede okumaya başladım ama kaplanlı kitap ayracım otuz üçüncü sayfada kaldı. Bir süre sonra tekrar bir D&R'a uğradığımda kampanyanın bitmediğini gördüm ve The Martian/Marslı'yı aldım. Tüm bunlar olurken bir ara bambaşka bir kitabevi zincirinden (Remzi?) Charles Dickens'ın A Tale of Two Cities/İki Şehrin Hikayesi'nin Wordsworth Classics baskısını aldım. Tanrım, bu baskılarda font minicik.

Görmek isterseniz kitaplar burada duruyor.




1 Mart 2016 Salı

2 Ayda 15 Kitap!

Bir dönem her ay okuduğum kitapları "BaşaSar" adını verdiğim özel yazılarda toplardım. Uzun süredir beni takip eden okurlar mutlaka hatırlayacaklardır. Artık bu tür yazılar yazmıyorum fakat geçenlerde sosyal medyada Goodreads'in sorduğu bir soru üzerine yılın ilk iki ayında kaç kitap okuduğumu merak ettim ve şöyle bir geriye dönüp baktım.


Geride bıraktığımız iki ayda yukarıda gördüğünüz kitapların hepsini okudum. Üstelik birçoğuna yüksek notlar verdim. Aslında bu listede yer almayan iki kitap daha var ve yer almama sebepleri de bir türlü bitirememiş olmam. 

17 Şubat 2016 Çarşamba

Modern Library: En İyi 100 Roman

Listeler sizin de ilginizi çekiyor mu? Gelin birlikte Modern Library'nin hazırladığı "100 Best Novels" listesindeki edebi eserlere göz atalım. 


Kaç tanesini okudunuz?
Hangilerini okumak istiyorsunuz?

Bana soracak olursanız, bu yazarların henüz sadece on tanesini okudum (eh aslında on bir ama içlerinden birini hiç hatırlamadığım için saymayacağım) ve listedeki kitaplar arasından okuduklarım daha da az. Kısmen sebebi bu kitaplardan bazılarının gerçekten ortalıkta hiç gözükmemesi. 

Bu arada görünen o ki bu kitapların hepsi dilimize tercüme edilmemiş. Tercüme edilenlerin Türkçe isimlerini, daha doğrusu bildiklerimi ve araştırarak bulduklarımı orijinal isimlerin yanına ekledim. Bildikleriniz varsa eklemekten çekinmeyin. = )
  1. ULYSSES/Ulysses
    by James Joyce
  2. THE GREAT GATSBY/Muhteşem Gatsby
    by F. Scott Fitzgerald
  3. A PORTRAIT OF THE ARTIST AS A YOUNG MAN/Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi
    by James Joyce
  4. LOLITA/Lolita
    by Vladimir Nabokov
  5. BRAVE NEW WORLD/Cesur Yeni Dünya
    by Aldous Huxley
  6. THE SOUND AND THE FURY/Ses ve Öfke
    by William Faulkner
  7. CATCH-22/Madde 22
    by Joseph Heller
  8. DARKNESS AT NOON/Gün Ortasında Karanlık
    by Arthur Koestler
  9. SONS AND LOVERS/Oğullar ve Sevgililer
    by D.H. Lawrence
  10. THE GRAPES OF WRATH/Gazap Üzümleri
    by John Steinbeck

15 Şubat 2016 Pazartesi

Alışveriş Notları: İki Öykü Kitabı

Yeni bir alışveriş yazısı! Bu sefer konumuz Türk yazını.

Geçenlerde D&R'da kalemine hayran olduğum Sait Faik'in öykü kitaplarından Semaver'i alırken yanına bir de Kürk Mantolu Madonna ile tanıdığım (ve takdirimi kazanan) Sabahattin Ali'nin öykü kitaplarından Yeni Dünya'yı ekledim. İki yazarın da romanları ve şiirleri olsa da özünde ikisi de öykücü ve öykü benim de hem okumaktan hem yazmaktan keyif aldığım bir janr. "Romanları" derken, aslında Kürk Mantolu Madonna için novella da denilebilir.


Bu iki kitaptan Semaver'i neredeyse derhal okudum ve kitaptan en çok beğendiğim öyküler, kitaba adını da veren "Semaver", bana göre bir Sait Faik hikayesinin tanımı olabilecek "Stelyanos Hrisopulus Gemisi" ve "Bir Takım İnsanlar" oldu. Bu sonuncusunu roman olanıyla karıştırmamak gerekiyor. (1944'te Medar-ı Maişet Motoru romanı da bu isimle sunulmuş.) 

9 Ocak 2016 Cumartesi

Vampirella Ne Okuyor: Bir Klasik, Bir Adult Paranormal Romance

Vampirella an itibarıyla  iki kitap okuyor. Birisi edebiyat klasiklerinden, birisi de eh, yetişkinlere yönelik bir paranormal romance kitabı.



Charlotte Brontë'nin dilimizdeki bu baskısı 560 sayfa olan eseri Villette, okuduğum ilk 70 sayfasıyla bile aklıma başımdan aldı desem yeridir. Merak uyandıran derin kurgu, her birinin ayrı bir hikayesi olan çok katmanlı yan karakterler ve tabii ki muhteşem bir üslup. Bir klasikten beklenecek her şey. Belki de daha fazlası. 

Klasiklerden korkanlar için kitabın aslında ne kadar kolay okunabileceğini ve ne kadar merak uyandırdığını anlatabileceğini düşündüğüm kısa bir alıntı:

18 Kasım 2015 Çarşamba

Fuardaki Can Yayınları Standında Neler Oldu?



34. İstanbul Kitap Fuarı, kitap severlerin büyük bir kısmı için mutlu anılara vesile olmuştur. Fakat hepsi için aynı şey söz konusu değil. 




14 Kasım Cumartesi günü henüz on üç yaşında bir çocuk kitap almak için Can Yayınları standına gidiyor. Ne oluyorsa artık stand görevlileri birden çocuğu hırsızlıkla suçluyor ve gömleğini çıkarttırıp herkesin önünde üstünü arıyor. Sonuçta yabancı gözlerin önünde acımasızca hırpalanan çocuğun hırsızlık yapmadığı ortaya çıkıyor. Ancak görevliler bir özür bile dilemiyorlar. Üstüne çocuğa sözleriyle eziyet etmeye devam ediyorlar.

Peki, bu stand görevlilerini kim görevlendiriyor? Asıl "görevli" ve dolayısıyla sorumlu kim? 

O gün orada değildim. Çoğunluk gibi ben de olayı sosyal medyadan öğrendim ve çok üzüldüm. Toplumu ilgilendiren olaylardaki duruşuyla takdirimi kazanan ve edebiyatla birlikte anılan bir yayınevine kesinlikle yakıştıramadım, hayal kırıklığına uğradım.

13 Ağustos 2015 Perşembe

Etkinlik: Mid-Year Book Freakout: 2015 Edition

Yeni bir etkinlik! 

Bu sefer 2015'te şu ana kadar okuduğumuz kitapları düşünerek cevaplarımızı veriyoruz. Etkinliğe davet ettiği için Periodic Library'e çok teşekkür ederek ben de bu yazıyı okuyan herkesi davet ediyorum. (Özellikle TKKB - Bookowski ve Kitap İklimi.)


İşte cevaplarım:

17 Temmuz 2015 Cuma

Vampirella Ne Okuyor: "Naomi & Ely's No Kiss List"

Aslında Vampirella dün geceye kadar Haw'ı okuyordu...

Büyük umutlarla başlamıştı ve kitabı seveceğini düşünüyordu. Virginia Woolf'un Flush'ını da sevmişti... Ancak beklendiği gibi olmadı. Kitap, beklediği gibi çıkmadı. Sigara içen, Muhterem Nur'dan bahseden, aşık olmak istediği için çiftleşmeyen bir köpekten bahsediyordu. Vampirella, bir hevesle başladığı bu kitabı altmış bir sayfadan sonra Goodreads'teki "unfinished" rafına kaldırdı. Belki daha sonra tekrar okurdu.

Derya İMER AYDINLIK (@vampirellaninguncesi) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ()

Böylece sırada sabırla bekleyen bir diğer kitaba geçti: Naomi & Ely's No Kiss List.

3 Haziran 2015 Çarşamba

Alışveriş Rehberi: D&R'da İndirimli Kitaplar

D&R'a tıkladığınızda kitap sekmesinin altında parlayan birçok indirim olduğunu görüyorsunuz. Özellikle, "Büyük Haziran İndirimleri," ilk anda dikkat çekiyor ve kulağa hoş geliyor. Peki, neler almalısınız? Bu yeni yazımda indirim oranlarına ve tavsiye ettiğim kitaplara yer vereceğim.



Dilerseniz önce D&R'ın "Büyük Haziran İndirimleri" duyurusunda yer alan yayınevlerindeki indirim oranlarına göz atalım:


  • Doğan Kitap %30
  • Pegasus Yayınları %32
  • Can Yayınları %35
  • Yapı Kredi Yayınları %32
  • Artemis Yayınları %30
  • Epsilon Yayınları %30
  • Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları %25
  • Everest Yayınları %30
  • İthaki Yayınevi %35
  • Kırmızı Kedi Yayınları %35
  • İnkilap Kitabevi %32
  • Sel Yayıncılık %32
  • Ephesus Yayınları %40
  • Timaş Yayınları %28
  • Altın Kitaplar %30
  • Bilge Kültür Sanat Yayınları %35
  • Destek Yayınları %40
  • NTV Yayınları %35
  • Remzi Kitabevi %30
  • Kabalcı Kitabevi %35
  • Yakamoz Yayınları %40
  • Aspendos Yayınları %32
  • Bilgi Yayınları %32
  • Ötüken Yayınevi %35
  • Elma Yayınevi %35
  • Optimist Yayınları %35
  • Domingo Yayınları %35
  • Profil Yayınları %35
  • Kodlab Yayınları %32
  • Postiga Yayınları %35
  • Nesil Yayınları %35
  • Lal Kitap %40

2 Mayıs 2015 Cumartesi

İnceleme: Kağıttan Kentler



Okuduğumuz romanların büyük bir kısmında yıldız baş karakterdir. Sahne onundur. Hep en önemlisi onun ne düşündüğü, ne dediği ve ne yaptığıdır. Ancak bu kitabın yıldızı baş karakteri değil. Margo. Okura, ona vurulan/etkisinde kalanlardan biri olan Quentin'in bakış açısıyla sunulan fikriyle ifade edersek, emrine amade hayranlarıyla, okulun sürüden ayrılan özgür ruhlu popüler kızı. Kitabı bir kere okuduktan sonra illa ki bir yerlerde kullanacağınız "kağıttan kentler" de başkasının değil, onun müthiş tespiti. Özünde Margo, hatırlanma potansiyeli yüksek, kanlı canlı bir karakter ancak fikrinin ne kadar gerçeğiyle örtüştüğünü görmek için kitabı baştan sona okumanız gerekiyor.

Biz yürürken kalabalığın arasında Margo'ya ara sıra bakmaya devam ettim; hızlı, anlık fotoğraflar: Ölümlüler Geçip Giderken, Kusursuzluk Olduğu Gibi Duruyor başlıklı bir fotoğraf sergisi.

Şimdi her şeyi bir yana bırakıp yazarın karakter yaratmadaki takdire şayan başarısından bahsetmek istiyorum. Sadece Margo değil, Quentin'in birlikte çokça vakit geçirdiği arkadaşları - hormonlarıyla başı besbelli dertte olan Ben ve entellektüel birikimiyle göz dolduran Radar - sahici karakterler ve kitabın eğlenceli yapısını temelden destekliyorlar. Söz gelimi bir liseye gitsek, benzerlerine rastlayabiliriz. Bir Amerikan kasabasında bir Amerikan lisesine gitsek büyük olasılıkla rastlarız. Neticede yazarın yazdıklarını deneyimlediği, içinde büyüdüğü ve hala içinde bulunduğu, soluduğu atmosferden ayırmak mümkün değil. Ancak biz zaten milyonlar gibi Amerikan olmadan Amerikan kültürüyle büyüdük ve bu kültürün inkar edilemez etkisiyle yaşıyoruz. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, okuduğumuz, izlediğimiz her şeyden belli. Bu nedenle okurken aslında hiç yabancılamıyoruz.

İnsanların birbirini pek de sevmediği bizim buralarda (çünkü yapacak daha önemli işlerimiz var) Quentin'in kurduğu bu derin bağlara imrenmemek elde değil. An geliyor arkadaşlarından birinden, arkadaşlıklarından şüpheye düşüyor. Ancak yazar, kitabın sonlarında doğru yaptığı manevrayla aslında şüpheye yer olmadığının altını çiziyor.

Kitap ayrıca bahsetmeden geçilemeyecek derecede edebiyatla dolu. Quentin'in keşfedeceğiniz bir sebeple elinden düşmeyen kah masasında duran kah yatağına konan, hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelen Walt Whitman kitabı gibi. Şairin şiirindeki "çimen" metaforu gittikçe hikayenin kendi metaforuna dönüşüyor çünkü Quentin, Margo'ya fiziksel olarak yaklaşmadan önce zihnen yakınlaşmak, onu daha iyi okumak için attığı her adımda aslında kendi özünü de keşfediyor ve içinde bulunduğu duruma anlam vermeye başlıyor. İlk başlarda anlamsız gelen "çimen" dev yapbozun parçaları tamamlandıkça anlamına kavuşuyor.

AŞAĞIDAKİ KISIM SPOILER İÇERİYOR.

Şimdi gelin kitabı tadını çıkartmak için biraz daha derinlere inelim.

Onca çileden, onca zahmetten, onca uykusuz geceden sonra kavuşulan Margo'dan bahsedelim. Fikri ve gerçeğiyle. Tüm kitap boyunca, "güvenilmez anlatıcımız" bize onu kendi gözüyle gördüğü, kendi hayalinde canlandırdığı şekliyle anlatmıştı. İpuçlarını topladıkça, parçaları birleştirdikçe aslında Margo'nun göründüğünden ne kadar farklı olduğunu ve artık göründüğü gibi olmaktan ne kadar yorulduğunu keşfettik. Hala nefes alıyor mu yoksa çoktan bir ağacın altında tıpkı o birlikte buldukları adam gibi ardında kabuğunu bırakarak bu diyardan ayrılmış mı diye merak ettik. Quentin, tüm yol boyunca elimizden tuttu. Tüm yol boyunca hayalinde yarattığı Margo ile aslında yeni yeni tanımaya başladığı Margo arasında gidip geldi, zihnindeki karmaşa sayfalardan taştı ve bize de bulaştı. Sonunda aradığını bulduğunda ise... Her şey hayal ettiği/ettiğimiz gibi miydi?

Margo bulunduğunda, hikayenin doruk noktasında, o aydınlanma anında aslında hisleri, iç dünyası Quentin'in kafası kadar karışıktı. Çekip gitmenin özlemiyle yanıp tutuşmuş, sonunda tüm ayrıntılı planlarına rağmen ansızın herkesi ve her şeyi (sonradan özleyeceklerini) ardında bırakıp içindeki o ihtiyacı karşılamak için gitmiş olsa da anlatmaya, açıklamaya içten içe gönüllü. Belki kilisede bir günah çıkartma ayini gibi. "Beni affet," demek istedikleri var ve ilgisiz ebeveynlerinin gözetiminde yaşamış, hayatını sığlığından emin olduğu uğraşlarla yine sığlığından emin olduğu sıfatları kazanmak için yaşamış, kendi tabiriyle bu kağıttan kentte yaşayan kağıttan kızın aslında istediği özünde "anlaşılmak". Geride bıraktığı şiir kitabında geçen bir dize gibi.

Sonra Margo'nun elinde bir Sylvia Plath kitabı görüyoruz. O, intiharı dün seçmediği gibi yarın da seçmeyecekti. İntihar, hayatın kendi gözüyle gördüğü, kendi ruhunda hissettiği anlamsızlığına, absürtlüğüne boyun eğmek olurdu. Evet, pes ediyorum demekti. Margo ise pes etmemek için belki de kaçmayı, yeni bir yerde yeni bir başlangıç yapmayı tercih etmişti yolun başında. Tüm dengesizliğine, tüm saçmalığına rağmen, kağıttan bir kıza dönüşmüş olsa da bu hayatı yaşamak istiyordu çünkü alternatifinin daha iyi olacağını, bir şeyleri sonunda çözüme kavuşturacağını hiç sanmıyordu. Bu nedenle elindeki kitaptan okuduğu alıntıyla kendini ifade etmeye çalışmıştı.

Ardından gelen kitabın belki de en çarpıcı anı, Margo'nun tırnaklarını toprağa geçirdiği, toprağı kendini adayarak avuç avuç kazdığı, kendi mezarını kazdığı an. İçine gömdüğü defteri, defter formundan çıkıyor artık o noktada, çok daha fazlasına, çok daha farklısına dönüşüyor. Bir zamanlar yaşadıkları, bir zamanlar düşündükleri, bir zamanlar olduğu ve olmasını hayal ettiği her şey. Tüm o planlar, tekrar tekrar yazılan hatta kimse okuyamasın diye "çapraz yazılan" sözcükler. Kendi "fikri". Sonra bu görevde de gönüllü ortağı Quentin'le birlikte kazmaya devam ediyorlar. Toprağın içine gömülen defterle, John Green aslında tüm o fikri gömdürüyor. Artık okuyucu da gerçekle, o ilk başlarda sunulan, çok daha parlak, çok daha "larger than life" fikrin ayrımını acı çekerek, bin bir zorluktan geçerek o ana ulaşan, o anı yaşayan Quentin gibi idrak edebiliyor.

SPOILER İÇEREN KISIM BİTTİ.


Kağıttan evlerinde yaşayan bütün şu kağıttan insanlar, kendilerini ısıtmak için geleceği yakıyorlar.

Kitaplar, insana insan olduğunu hatırlatır. Kitaplar, insana insanı anlamayı öğretir. Bir de kitaplar, bizi içimize döndürür, hislerimize tercüman olur. "İşte bu!" dersin okurken, "tam da bu işte." Tıpkı Margo'nun Sylvia Plath'e tutunduğu gibi tutunursun bazen... Bu kitabı okurken birçok kez hissettiğim şeylerin tercümanı oldu John Green. Kitabımın birçok sayfası işaretli, çizili, boyalı. İşte bu nedenle de benim için saklanacak, bir başka zaman en az bir kez daha okunacak kıymetli bir metin.

Puan: 5

23 Nisan 2015 Perşembe

Alışveriş Notları: D&R'dan Aldıklarım


Kafkaokur, evvela güncel sayısının kapağıyla ilgimi çekmişti. Migros'tayken aklıma gelince (ve orada olmayınca) D&R'a uğrayıp alayım dedim. Yanında şu gördüğünüz müthiş renklerdeki kurşun kalem setini de aldım. Bu yazı hazırlanana kadar elime bir paket de rangerenk Candy setinden geçirdim. Şimdi Faber-Castell'in resmi web sitesine bakıyorum da Ocean ve Coffee seti de harikaymış. Ancak onları şu ana dek hiçbir yerde görmedim.

Fotoğrafta gördüğünüz broşür, D&R'ın bastırmaya başladığı bir fırsat bülteni. İçinde indirimli kitaplar (Beraber Yürüttük Biz Bu Yollarda, The Miniaturist/Minyatürcü, Delice, Kendi Gecesinde, Handan ve Devir gibi) ve filmler (Dallas Buyers Club, Benim Dünyam ve 12 Years A Slave gibi) ve oyuncaklar (Minecraft peluşları gibi) ve eşe dosta hediye edilebilecek türden diğer birkaç ürün sıralanmış. An itibarıyla ilgimi çeken bir şey yok.

27 Mart 2015 Cuma

Etkinlik: "Seviyorum, Sevmiyorum: Genç Yetişkin Kitapları"

Sevgili okur! Aşağıdaki blogger arkadaşlarımın katılımıyla yeni bir etkinlikle karşındayız! Bugün hem sevdiğimiz hem sevmediğimiz yönleriyle genç yetişkin edebiyatından bahsedeceğiz.



İşte katılımcı listesi:
Katılmak isteyen herkes konuyu blogunda işleyip bize gönderebilir. = )

29 Aralık 2014 Pazartesi

2014 Yılında Okuduğum Kitaplar (Yılın Özeti)

Bazıları ilk kez, bazılarıysa her sene olduğu gibi bir kez daha okundu. Aralarında yetişkin olduğu kadar genç yetişkin romanları, klasikler, yerli öykü kitapları, mangalar ve kurgu dışı kitaplar görmek mümkün.



Aşağıdaki videoya ve listeye göz atın:

28 Aralık 2014 Pazar

Üçüncü Güncelleme: TBR Killing

21 Ekim'deki ikinci güncellemeden sonra üçüncüsü karşınızda.



Son duruma göz atalım:

  • Boş Koltuk
  • Kaçığın Kızı
  • Jane Eyre
  • Villette
  • Magic Study
  • Fire Study
  • From Dead to Worse
  • Dead and Gone
  • Inferno
  • Rol Yapmayın Lütfen
  • Bakirenin Aşığı
  • Mutfak

11 Eylül 2014 Perşembe

Sevdiğim Yazarlar: Part II

Hep yabancı yazarlardan/şairlerden bahsedecek değiliz ya, biraz da ülkemizin muhteşem kalemlerinden bahsedelim. 


Sait Faik Abasıyanık



Ülkemizin yetiştirdiği en büyük sanatçılardan biri, ona ne şüphe! Onun öyküleriyle ilk olarak lise yıllarında tanışmış ve kalemine vurulmuştum. Tam istediğim gibi yazıyordu: Sade -gereksizce dallandırıp budaklandırmadan, detaylara boğmadan- anlamı sonuna kadar hissettirerek, akıcı ve olması gerektiği gibi "anı yakalayarak". "İşte öykü böyle yazılır," diyordum okurken. İşte öykü böyle yazılır. Üniversitedeki eğitimimize farklı bir anlam katan İngiliz bir hocamız, benim sınavlarda teslim ettiğim "yorumları" pek sever ve üzerine notlar yazardı: "Her zaman olduğu gibi arı, duru, öz. Odaktan şaşmadan." Hoşuma giderdi. Çünkü Sait Faik de Hemingway de sevdiğim bir çok sanatçı da öyle yazardı.

7 Eylül 2014 Pazar

"Yeni Ruh" Çekilişi!

İçinizden birine yepyeni bir Yeni Ruh baskısı hediye etmek istiyorum. Kim olacağını belirlememe yardım etmek için ise sadece bu yazının altına "kitabı neden okumak istediğinizi" yazmanız yeterli.



Hepsi bu kadar. Gerçekten.

Bol şans! = )

26 Ağustos 2014 Salı

Alışveriş Notları: Farklı Türler (Part VII)

Yeni bir "farklı türler" yazısı. Şimdi, burada.


İşte bu yazımda bahsedeceğim kitapların ikisi de tesadüf eseri YKY'den.

Aslında D&R'a gitmeyecektim. Fakat madem bir kere alışveriş merkezine girmiştim... Pekala, zaten almak istediğim iki kitaptan başka hiçbir şey almadım. = )

İlk kitap, okumayı çok istediğim Özdemir Asaf'ın bazı şiirlerini içeren Yalnızlık Paylaşılmaz'dı; dün akşam oturup okudum. Baskının kapağı bile anlamlı; bu kadar olur.

Bu kitaptan sevdiğim bir şiiri paylaşayım mı sizinle? İşte:

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Blogger'lardan Kitap Önerileri

Yeni etkinlik zamanı! 



Katılımcılar


(Siz de katılmak isterseniz sorularımızı cevaplayıp gönderebilirsiniz.)

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Goodreads'teki Öykülerim: "Tokyo", "Ot" ve Diğerleri



Kitapsız yaşayamayan birçok okur bir şeyler karalıyor ve hepsinin farklı bir sebebi var yazmak için. Kimisi için resmen dünyayla baş etme yöntemi, kimisi can sıkıntısından yazıyor, kimisi de sadece anlatmak için. Sen de bir şeyler yazıyor musun? Yazdıklarımı okumak ister misin?

3 Ağustos 2014 Pazar

Ultraviolence: Edebiyatta ve Sinemada Sorunlu İlişkiler

Lana Del Rey'in "Ultraviolence" şarkısını dinlerken bir arkadaşıma şarkının aklıma 1970'de çekilen Wuthering Heights/Uğultulu Tepeler uyarlamasından bir sahneyi getirdiğini söylemiştim. O sahnede Heathcliff sinirlenip Catherine'e tokadı basıyordu. Gerçekten. Heathcliff, dünyanın en sert ve aynı zamanda en romantik kurgusal karakteri olabilir ama belli ki yönetmen sinirini fiziksel anlamda Catherine'den iyice çıkartsın istemiş ve kitaba o noktada sadık kalmamayı tercih etmiş. Sonra aklıma filmlerdeki ve kitaplardaki "sorunlu ilişkiler" geldi. Şiddetin her boyutunu yansıtan ilişkiler. Sonunda böyle bir liste hazırlamaya karar verdim.




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...